| Bu fikir ona parkta bir heykel ve adı yazan multimilyon dolarlık bir vakıf kazandırdı. | Open Subtitles | تلك الفكرة جعلتهم يعملوا له تمثال في المتنزه و الحصول على ملايين الدولارات من بعده |
| İkinci işaret, St. Peter Meydanı'ndaki bir heykel olmalı. | Open Subtitles | العلامة الثانية يجب أن تكون تمثال في ميدان القديس بيتر |
| Minsk'te seni andıran bir heykel var. | Open Subtitles | هناك a تمثال في منسك بِالمناسبة منك كثيراً. |
| Senin şerefine bir malafat heykeli dikecekler. Konuş benimle. | Open Subtitles | هم سَيَنْصبونَ تمثال في شرفِكَ تكلّمْ معي |
| Tamam. Bu odadaki her bir heykeli kontrol edin. | Open Subtitles | حسنا تفقد كل تمثال في الغرفة |
| Kasaba meydanına bir heykel dikeceksiniz. | Open Subtitles | سوف تقومون بإنشاء تمثال في ساحة المدينة |
| Tapınakta bir heykel. İsa bizi bu konuda uyarmıştı. | Open Subtitles | تمثال في الهيكل حذرنا يسوع من هذا |
| Wendell, müzedeki bir heykel gibi hiç kımıldamadan durmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تبقى ثابتاً للغاية، يا (وندل) مثل تمثال في المتحف |
| Her mağarada bir heykel var. | Open Subtitles | يوجد تمثال في كلّ كهف |
| Ancak artık başkentte Bay Rory'ye çok benzeyen bir heykel var. | Open Subtitles | ومع ذلك يوجد تمثال في عاصمة البلاد فيه شبهاً واضحاً للسيد (روري). |
| (Alkışlar) Dünyanın en ünlü heykeli. | TED | (تصفيق) أشهر تمثال في العالم. |
| St. Anne mezarlığının heykeli. | Open Subtitles | إنه تمثال في مقبرة القديسة (آنا). |