"تميل إلى" - Translation from Arabic to Turkish

    • eğiliminde
        
    • eğilimindedir
        
    • meyillisin
        
    • ilgileniyorsanız size
        
    Birkaç kişinin elinde bulunma eğiliminde olurlar ve bazen birçok kişinin eline geçme imkânı bulurlar. TED إنها تميل إلى الترسخ في أيدي قلة من الناس وأحيانًا تجد طريقها لأيدي الكثيرين.
    Siz kızlar, üzgün olduğunuz zaman çok fazla sızlanma eğiliminde oluyorsunuz. Open Subtitles حسناً الفتيات تميل إلى الأنين وقت الإنزعاج
    Ayrımcılığa karşı uygulamalar geliştirmeye kendilerini adamış firmalar Kavgacıları destekleme eğilimindedir ve rakiplerinden daha başarılıdırlar. TED الشركات الملتزمة بالتنوع والممارسات الشاملة تميل إلى دعم المشتبكين حيث يتفوقون على أقرانهم.
    Ancak bana göre savaş, hayatın birçok alanında olduğu gibi bu şartları vurgulama eğilimindedir. Open Subtitles لكننى أعتقد أن الحرب مثلها مثل جوانب أخرى كثيرة فى الحياة تميل إلى التأكيد على هذا النوع من الأعتبارات
    Hayır, hoşlanmazlar. Onları genelde sinir etmeye meyillisin. Open Subtitles أنت تميل إلى السخرية منهم بطريقة خاطئة.
    Eğer ilgileniyorsanız size inanılmaz taş resimleri gösterebilirim. Open Subtitles وإذا ما كانت نفوسكم تميل إلى هذا يمكننى أن أريكم بعض النقوش الصخرية الرائعة
    Kap işlemi sizin gibi vakalarda oldukça etkili olma eğiliminde. Open Subtitles السدادة تميل إلى أنْ تكون الأكثر فعالية لحالات كحالتكما.
    Aslında 1994 yılına ait bir çalışma tanıkların %48'ine kadarlık kısmının yanlış kişiyi seçme eğiliminde olduğunu gösterdi, hatta seçimlerinde ne kadar özgüvenli olsalar da. TED في الواقع، وجدت دراسة في عام ١٩٩٤ أن ما يصل الى نسبة ٤٨٪ من الشهود تميل إلى اختيار الشخص الخطء من التشكيلة، حتى مع ثقة وإيمان الكثير في خيارهم.
    Köylere sürü avlamaya gittiğimizde şunu gördük: Bu sürülerin konumları, yıllar boyunca her gün, her hafta, her ay hep tam olarak aynı yerde olma eğiliminde. TED ما رأيناه، عندما نذهب لمستنقعات الصيد في القرى المختلفة، أن أماكن هذه المستنقعات تميل إلى أن تكون في نفس الموقع بالضبط كل يوم، وكل أسبوع وكل شهر، وعلى توالي السنين.
    Mantar gerçekten çabuk değişme eğiliminde. Open Subtitles إن الفطريات تميل إلى التحور بسرعة جداً
    Karteller olayı abartma eğiliminde olurlar. Open Subtitles وعصابة المخدرات هذه تميل إلى الدراما
    Şirketler operasyonlarını büyük fabrikalar ve depolarda merkezileştirerek dikey büyüme eğiliminde olurlar fakat eğer atik olmak ve geniş müşteri çeşitliliği ile başa çıkabilmek istiyorsanız daha küçük üretim ve dağıtım birimleri olan yayılmış bir tedarik zinciri kullanarak yatay dağılmanın gerekliliğini Grameen Bank bize gösterdi. TED الشركات تميل إلى توسيع نطاقها عموديًا بواسطة عمليات مركزية في المصانع والمستودعات الكبيرة، ولكن إذا كنت تريد أن تكون نشاطا ومتفقاً مع التنوع الهائل للعملاء، تحتاج إلى توسيع نطاقك أفقياً باستخدام سلسلة التوريد الموزعة مع أصغر وحدات مصنعة وموزعة، مثل بنك جراميين الذي ظهر.
    Bir kültürün hakim değerleri o kültür tarafından ödüllendirileni destekleme ve sürdürme eğilimindedir. Open Subtitles أو موضوعاً في إطار المتطرفين الثوار. القيم السائدة في أي ثقافة تميل إلى مساندة والعمل على إستمرارية
    Savcılık iddianamesindekileri kanıtlayabilecek... bilgileri verme eğilimindedir. Open Subtitles النيابة تميل إلى ترك أي معلومات التي يمكن دحض قضيتهم.
    Işler gerçek basit olma eğilimindedir. Open Subtitles الأشياء تميل إلى الحصول على بسيطة حقيقية.
    Esasen örümcekten elde edilir ama bir aradaki çok sayıda örümcek birbirlerini öldürüp yeme eğilimindedir. Bu da size aynı ipek oluşumundaki gibi bir sorun çıkarır. TED يمكنكم الحصول عليه من العناكب في الأصل، ولكن بأعداد كبيرة، تميل إلى قتل بعضها البعض وأكل بعضها البعض، لذا توجد مشكلة في تصنيعه بنفس الطريقة التي تتبعونها مع الحرير العادي
    Bu şeyler geri ateş etme eğilimindedir. Open Subtitles تلك الأشياء تميل إلى تبادل إطلاق النار
    Bu yüzden baş parmağınla gidiyor ve beyne biraz bastırmaya başlıyorsun, çünkü tümörler bir miktar daha sert ve gergin olma eğilimindedir ve biraz bu şekilde girip şöyle dersiniz: "Görünüşe göre tümör tam olarak burada." TED و هكذا أنت تبدأ بإبهامك، و تبدأ بالضفط قليلا على الدماغ، لأن الأورام تميل إلى أن تكون قاسية أكثر، صلبة أكثر، و لذلك فأنت تبدأ بالعمل هكذا و تقول، "يبدو أن الورم هناك."
    Baskı altındayken saçmalamaya meyillisin. Open Subtitles أنت تميل إلى الثرثره عندما تكون تحت ضغط
    Eğer ilgileniyorsanız size inanılmaz taş resimleri gösterebilirim. Open Subtitles وإذا ما كانت نفوسكم تميل إلى هذا يمكننى أن أريكم بعض النقوش الصخرية الرائعة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more