Eğer bu dünyada değer verdiğin birileri varsa asıl risk, bunu onlara hala fırsatın varken söylememektir. | Open Subtitles | إذا كان هناك أشخاص تهتمين لأمرهم في هذا العالم فتكمن المخاطرة في عدم إعلامهم بذلك بينما الفٌرصة مواتية |
Bunu duyduğuma sevindim, çünkü senin de değer verdiğin kişilerin başına korkunç şeyler gelmeden bana yardım edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | يسرني سماع ذلك، لأني بحاجة لمساعدتك في تدبر أمرها قبل حدوث شيء سيء لأناس أعلم أنك لازلت تهتمين لأمرهم |
"değer verdiğin insanların yanında olmak çok önemlidir." dedi. | Open Subtitles | تواجدك مع الأشخاص الذين" "تهتمين لأمرهم مهمٌ للغاية |
Ve mümkünse önem verdiğin kişileri de korumak istiyorum. | Open Subtitles | وإذا استطعت ذلك ، سأقوم بحماية الأشخاص الذين تهتمين لأمرهم أيضاً |
Onları sevdiğin için değil, önem verdiğin için değil sadece beni incitmek için, beni bilerek incitmek için. | Open Subtitles | ليس لأنك أحببتهم ليس لأنكم كنتِ تهتمين لأمرهم ... بل فقط لتؤلمينني متعمدة |
Tamam, benimki sadece bir tahmin ama bence Elliot'un demek istediği şey, elinde hâlâ fırsat varken, değer verdiğin insanlara hoşça kal demelisin. | Open Subtitles | حسناً، إنني أخمن فقط :لكني اعتقد أن (إليوت) تقصد أن تقول أن عليك أن تودعي الأشخاص الذين تهتمين لأمرهم |