Hayır, demek istediğim hayati tehlikesi olan bir operasyon değil. | Open Subtitles | لا, أنا فقط أقول انها ليست بالضرورة أن تكون عملية تهدد الحياة |
Kabul ediyorum, hayati tehlikesi olan bir ameliyat değil, ama yine de Jordan'ı tutmak için orada olmam gerekiyor. | Open Subtitles | وهي مضمونة, ليست عملية خطيرة تهدد الحياة لكن, مازلت يجب أن أكون هناك للإمساك بمخلب (جوردن)! |
Antibiyotikler olmadan, rutin tıbbi prosedürler bile hayatı tehdit eden enfeksiyonlara yol açabilir. | TED | بدون المضادات الحيوية، حتى الإجراءات الطبية المعتادة يمكن أن تسبّب التهابات تهدد الحياة. |
hayatı tehdit eden durumlarla, yani... eğer lise dramalarına ayıracak vaktim yok dersem... beni mazur görmelisin. | Open Subtitles | مواقف من النوع التي تهدد الحياة, لذا عليك ان تعذرني اذا لم اجد الوقت لـ درامتك المدرسية |
AIDS ve kanser gibi hayatı tehdit eden hastalıklara deva bulmaları için, | Open Subtitles | ' وإستدعى المتخصصين من أمريكا ' لعلاج الأمراض التي تهدد الحياة ' ' مثل مرض والسرطان |
Billy sadece hayatı tehdit etmeyen şeyleri tercih ediyor. | Open Subtitles | بيلي) يفضل النشاطات) التي لا تهدد الحياة |