George Tucker ile evlenip gittiğinde, burada bile yaşamıyor olacaksın. | Open Subtitles | عندما تَتزوّجُين من جورج توكر وتنتقلُين أنت حتى تعيشي هنا |
Demek istediğim, zaten George Tucker'ın yaptığı ne var ki? | Open Subtitles | المهم مالأمر أعني, أنا حال أيه على توكر جورج بشأن |
Bu farkı size hissettirmek için, Ross Tucker adındaki bir spor bilim adamı tarafından tasarlanmış bir demoyu sizinle paylaşmak istiyorum. | TED | ولأشعركم بحجمه، أريد أن أشارككم وصفًا تصوره عالِم الرياضة روس توكر. |
Sohabi Tucker ve Laura Johns adında iki tıp öğrencim araştırmalarını tam anlamıyla sokağa taşımış oldular. | TED | طلابي في الطب، سوهافي توكر ولورا جونز، نزلوا ببحثهم حرفيًا إلى الشوارع. |
Anladığım kadarıyla, Senyor Taco'yu Londra'dan zaten tanıyorsunuz. | Open Subtitles | بالتأكيد أنت تعرف السيد توكر من شركة لويدز في لندن. مرحباً .. |
Bu Londra Lloyds'dan Bay Tucker, biz daha önce tanışmıştık. | Open Subtitles | هذا السيد توكر من لويدز في لندن. و قد إلتقينا من قبل. قابلتها أيضاً .. |
Ben Yüzbaşı Hank Tucker, Hava Kuvvetleri'nden. | Open Subtitles | انا كابتن هانك توكر من سلاح الطيران الملكى الكندى |
Aşçı Tucker'a tüm organlarını yok edecek zehri son yemeğine katması için para verdi. | Open Subtitles | دَفعتْ توكر الطباخ لتَشْويك له أخيراً وجبة طعام بالسمِّ الكافيِ لتَحْطيم أعضائه. |
Vallejo tesislerinde Ted Kidder ya da Phil Tucker ile olabilir. | Open Subtitles | لربما تيد كيدير أو فل توكر في منتجع فاليخو |
Tam olarak bunu merak ediyoruz, Mr. Tucker. | Open Subtitles | ذلك بالضبط ما نحن كُنّا مُتَعجِّب، السّيد توكر. |
Ellis ve Tucker'ın dağda olduğu sırada herhangi bir ölüm kazası rapor edilmemiş. | Open Subtitles | لا يوجد اي حالات وفيات في هذه الفتره التي كان فيها أليز و توكر فيها بالجبل |
George Tucker'da gözünün olduğunu herkes biliyor demek. | Open Subtitles | هذا يَعْني بأنّ كُلّ شخصِ يَعْرف بأنّك تريدين جورج توكر |
Spontane yaşamaya bayılırım, değil mi Bayan Tucker? | Open Subtitles | أنا أَحبُّ العفويّةً، الست كذلك، سّيدة توكر |
Bu çok iyi bir fikirdi Bayan Tucker, iyi ki düşünmüşsünüz. | Open Subtitles | هذه كَانتْ فكرةِ عظيمةِ، سّيدة توكر. أَنا مسرورةُ جداً لانك فكّرتَ بها. |
Sizinle tanışmak güzeldi, Bay ve Bayan Tucker. | Open Subtitles | لقد كَانَ من دواعي سروري التعرف عليكم سّيدة توكر، سّيد توكر. |
George Tucker bekar olanın tam tersi. | Open Subtitles | جورج توكر انه عكس الأعزبِ وذلك يَعْني بأنّه000 |
Tucker kendini iyi hissetsin diye bir tane daha saralım mı? | Open Subtitles | مطارحة على التبن لنجَعْل توكر يَشْعرُ بالتحسّن؟ ذلك لَيسَ ضروريَ |
Seni hak etmek için bile yeterince iyi olmamış olabilirim, George Tucker ama hayatımı deneyerek geçireceğim. | Open Subtitles | أنا قَدْ لا أَكُونُ جيدة بما فيه الكفاية لإِسْتِحْقك، جورج توكر لكن سَأَمضي حياتي بالمحاولة |
Demek öyle tüm gün beni yağmalamana, seve seve izin veririm Korsan Tucker. | Open Subtitles | حسناً، في الواقع أنا سأَتْركُك تسلبني بسرور طِوال النهار، قرصان توكر |
Duygusal olarak ulaşamıyor olman, George Tucker'ı sevdiğin gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | متاح غير لأنه ليس عاطفياً أنت توكر جورج تحبين |
Bu Londra'dan Loyd'lu Taco, ve ah...daha önce tanışmıştık. | Open Subtitles | هذا السيد توكر من لويدز في لندن. و قد إلتقينا من قبل. |
-Köpeğim Toker var ya? | Open Subtitles | -أتعرفين كلبي (توكر)؟ |