"تَجيءُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • gelir
        
    • gelip
        
    • geliyorsun
        
    • Geliyor
        
    • gel
        
    • gelen
        
    • geleceğini
        
    • gelecek
        
    • gelirsin
        
    • geleceksin
        
    • gelmiyorsun
        
    Bekle. Annie'nin yanına gitmeden önce, odama gelir misin? Open Subtitles الإنتظار، أمامك يَرى آني، هَلّ بالإمكان أَنْ تَجيءُ إلى غرفتِي؟
    Bir dakika buraya gelir misin lütfen? Open Subtitles ممكن تَجيءُ هنا دقيقة، من فضلك؟
    Louise, niçin yanıma gelip bana o balık etinden biraz vermiyorsun? Open Subtitles لويز،لماذا لا تَجيءُ هنا وتعطيني قطعة صَغيرة من الذي حَصلتَ علية؟
    Besbelli ortada olan şeyleri söylemeye mi geliyorsun? Open Subtitles الذي تَجيءُ هنا، لذِكْر الواضحينِ؟ ذلك الذي أنت هَلْ هنا؟
    Katherine, çabuk kaç! Sana Geliyor! Aman Tanrım. Open Subtitles كاثرين،يَخْرجُ الآن كاثرين،هي تَجيءُ أوه،اللهي.
    Bari mezarlığa gel, Allah aşkına! Bak tabuta! Open Subtitles تَجيءُ على الأقل إلى المقبرةِ، لأجلِ السيد المسيح وارد نظرة
    Buraya doğru gelen bir grup atlı var. Open Subtitles مجموعة من الخيالةِ تَجيءُ من هذا الطريقِ
    Peki geleceğini herkese söylerim. Open Subtitles عظيم. أنا سَأُخبرُ كُلّ شخصَ أنت تَجيءُ.
    Yarın düğüne gelecek olmanıza çok seviniyorum. Open Subtitles أَنا مسرورُ جداً أنت تَجيءُ إلى الزفاف غداً.
    Onun yaşında akıl bir gider bir gelir. Open Subtitles في مثل عُمرِه، الذاكرة تَجيءُ وتَذْهبُ.
    Balım, içeri gelir misin? Open Subtitles هونيكنز، هَلّ بالإمكان أَنْ تَجيءُ هنا؟
    Biraz gelir misin? Open Subtitles هنا تَذْهبُ. - هَلّ بالإمكان أَنْ تَجيءُ فيه لقليلاً؟
    Buraya gelip benim ile bir saniye konuşurmusun? Open Subtitles يُمْكِنُ أَنْ تَجيءَ هنا ويَتكلّمُ معني؟ تَجيءُ هنا لمدّة ثانية، رجاءً؟
    Buraya gelip, silahını, rozetini ve donunu kaybettin. Open Subtitles تَجيءُ هنا، يَفْقدُ بندقيتَكَ، نجمكَ وملابسكَ الداخلية.
    Bugün dükkanıma geliyorsun sonra da, bu köpekbalığıyla bir araya gelecek yüzü buluyorsun kendinde demek. Open Subtitles تَجيءُ إلى دكانِي اليوم وحَصلَ على العصبِ لكي يُكوّمَ فوق بهذا القرشِ.
    Sen de geliyorsun. Open Subtitles أنت تَجيءُ. هَبطَ ستينجلر هناك.
    Tamam, güdük-bayan kötü Kitap yakın zamanda geri Geliyor? Open Subtitles الموافقة، يَعمَلُ سيدةَ قرمةِ شريّرةِ تَجيءُ الظهر ل كتاب أيّ وقت قريباً؟
    Sen de aynı anda gelmek için geç gel o zaman. Open Subtitles الذي لا تَجيءُ متأخراً، لكي طريق أنت في الوقت المناسب؟
    Eğer her cuma akşamı yemeğe gelen acılarının yaşayan bir hatırlatıcısı yoksa tabii. Open Subtitles لا إذا عِنْدَكَ رسالة تذكير حيّة مِنْ ألمِكِ تَجيءُ للعشاءِ كُلّ يوم جمعة ليل.
    geleceğini bilmiyordum. Open Subtitles أوه، أنا لَمْ أَعْرفْ بأنّك كُنْتَ تَجيءُ.
    gelecek hafta biraz erken gelirseniz sizi sınıfın seviyesine yetiştirmeye çalışırım. Open Subtitles لكن الذي لا تَجيءُ فيه مبكّر قليلاً الإسبوع القادم، وأنا سَأُحاولُ الحُصُول على أنت لَحقتَ إلى الآخرون؟
    Hayır, çok geç olmadan kendine gelirsin diye umdum. Open Subtitles لا، تَمنّيتُ بأنّك تَجيءُ إلى أحاسيسِكَ قبل كان متأخّر جداً.
    Eğer seksle ilgili soruların varsa, mesela klitorisin nasıl bulunacağı ve uyarılacağı gibi, bana geleceksin. Open Subtitles وإذا عِنْدَكَ الأسئلةُ حول الجنسِ، على سبيل المثال... كَيفَ يَجِدُ ويُحفّزُ البظرَ، تَجيءُ لي.
    Neden yarın akşam bize gelmiyorsun? Open Subtitles لماذا لا تَجيءُ إلى بيتِنا ليلة الغد،اوكي؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more