Daireler arasındaki eski vantilatörler ses taşıyor. | Open Subtitles | تلك المنافذ الهوائية القديمةِ بين شُقَقُنا تَحْملُ صوتاً. |
Leo, Kaynak'ın çocuğunu taşıyor. | Open Subtitles | الأسد، هي تَحْملُ بيضة المصدرِ. |
- Dinleyin, bebeğimizi taşıyor. | Open Subtitles | - يَستمعُ، هي تَحْملُ طفلنا الرضيعَ. |
Neden taşıyorsun bunları? | Open Subtitles | لماذا تَحْملُ مثل هذه الثروةِ؟ |
Ölü kabilenin işaretini taşıyorsun. | Open Subtitles | تَحْملُ علامةَ القبيلةِ الميتةِ |
Bu paketlerin neden hükümet uyarısı taşıdığını anladım. | Open Subtitles | أَرى لِماذا هذه الرُزَمِ تَحْملُ التحذير الحكومي. |
Üniversiteye yeni başlamışken bir kadın gelip sana çocuğunu taşıdığını söylese, yıkılmaz mıydın? | Open Subtitles | عندما أنت كَانتْ في الكليَّةِ، إذا a إمرأة أخبرَك هي كَانتْ تَحْملُ طفلَكِ، ألا أنت دُمّرتَ؟ |
Tamam, simdi beni biraz tutabilirsen... | Open Subtitles | حَسَناً , الآن أنت فقط تَحْملُ البعض مِنْ الجسمِ... |
Tamam, simdi beni biraz tutabilirsen... | Open Subtitles | حَسَناً , الآن أنت فقط تَحْملُ البعض مِنْ الجسمِ... |
-Silah taşıyor musun? | Open Subtitles | - هَلْ تَحْملُ مسدسا؟ |
- Evet, bence iblis bir çocuk taşıdığını bilmesi gerekiyor, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | - نعم، أعتقد تَستحقُّ للمعْرِفة هي تَحْملُ a طفل شيطانِ، أليس كذلك؟ |
Ceset falan taşıdığını sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّك كُنْتَ تَحْملُ a جثّة في هناك أَو شيءِ. |