Ne yazık ki sonradan yıldızların gaz kütlesinden oluşan ateş topları olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | من المحزن، أنا لاحقاً تَعلّمتُ تلك النجومِ فقط كرات نارية هائلة مِنْ الغازِ، |
Daha büyük ilimin adıyla kendi küçüklüğümü bir kere daha öğrendim. | Open Subtitles | مرةً أخرى تَعلّمتُ كيف أذل نفسي بإسم التعليم العالي. |
Vahşi ormanda korkunun kokusunu öğrendim. Şimdi de aynı kokuyu duyuyorum. | Open Subtitles | في الغابةِ تَعلّمتُ لإِشْتِمام الخوفِ وأنا أَشتمُّه الآن. |
Siz kavga ederken karışmamayı daha çocukluğunuzda öğrendim. | Open Subtitles | تَعلّمتُ متى أنت كُنْتَ أطفالَ للبَقاء منه حينما بَدأتَ بالمُحَارَبَة. |
öğrendiğim şey, hayatımdaki çok özel insanlara teşekkürler, şuydu, en azından benim için.. | Open Subtitles | الذي تَعلّمتُ به، شكر بعضِ الناس المميزين جداً في حياتِي، ذلك، جيداً، لي على أية حال، |
Orada öğrendim ki, elde ettiğim her başarı birlikte çalıştığım ekibin başarısıydı. | Open Subtitles | والذي تَعلّمتُ هناك هو ان اي نجاح حققته كانَ نتيجةَ مباشرة لعملي مع مجموعة من الناس |
Dust bana bakarken Binbaşı'nın da kendi plânlarını hazırladığını öğrendim. | Open Subtitles | تَعلّمتُ ذلك بينما دستي كَانَ يَعتني بي والرائد كان يعد خططه الخاصه |
Ama yıllar içinde onun hakkında her şeyi öğrendim. | Open Subtitles | لكن على مرِّ السنين، تَعلّمتُ كُلّ شيءَ حولها. |
Bunu yıllar boyu çalışarak öğrendim. | Open Subtitles | تَعلّمتُ ذلك مِنْ سَنَواتِ مِنْ الممارسةِ. |
Ben sadece duygularımı nasıl yönlendirip kontrol edeceğimi öğrendim. | Open Subtitles | أنا تَواً تَعلّمتُ كَيفَ أُركّزُ عواطفي وتُسيطرُ عليها. |
İğrenç olabilir, ama saymayı bu şekilde öğrendim. | Open Subtitles | يا، هو قَدْ يَكُون إجماليَ، لكن ذلك الطريقُ تَعلّمتُ كَيفَ أَحْسبُ. |
Adrian Monk'dan iki ayda, ...akademide iki yılda öğrendiğimden daha fazla şey öğrendim. | Open Subtitles | تَعلّمتُ أكثرَ مِنْ راهب أدريان في يومين مِنْ أَنِّي عَمِلتُ في السنتانِ بأنّني كُنْتُ في الأكاديميةِ. |
Aslında, zorlu bir geminin nasıl yönetileceği konusunda senden çok şey öğrendim. | Open Subtitles | في الحقيقة، تَعلّمتُ الكثير منك، حول كَيفَ يَرْكضُ سفينة ضيّقة. |
Ben şunu öğrendim, bir çok efsane isim varoşlardan çıkmıştır. | Open Subtitles | تَعلّمتُ الكثير من ناسِ موهوبينِ كانوا غيتو. |
Meksika sınırında bunu öğrendim, iki kez. | Open Subtitles | تَعلّمتُ ذلك في الحدود المكسيكية، مرّتين. |
Wraithlerin yaptığı bu deney hakkında biraz daha fazla şey öğrendim. | Open Subtitles | انظر،أعتقد أنني تَعلّمتُ أكثر قليلاً حول تجربة الشبح هذه |
Bütün bunları kızgın olduğum için başlatmış olabilirim ama bu arada pek çok şey öğrendim. | Open Subtitles | أنا لَرُبَما بَدأتُ هذا لأنني كُنْتُ مجنونَ، لَكنِّي تَعلّمتُ الكثير. |
Bilirsin terapide, kesin yargıların... kendi içerikleri yüzünden yanlış olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | تَعْرفُ في علاج تَعلّمتُ تلك البياناتِ الجازمةِ بطبيعتِهم خاطئةِ جداً لَيسَ البيانَ |
Sana 400 yıllık hayatımdan öğrendiğim bir şeyi anlatayım. | Open Subtitles | أنا سَأُخبرُك شيءَ تَعلّمتُ في سَنَواتِي الـ400. |
ATF'de öğrendiğim bir şey eğer ajan kontrolünü kaybetmişse sahada bulunmamalıdır. | Open Subtitles | النظرة، شيء واحد تَعلّمتُ في أي تي إف، إذا وكيلِ لَيسَ مسيطرَ، هو لا يَعُودُ في الحقلِ. |
Temel sebebi çok önemli bir şey öğrenmiş olmam. | Open Subtitles | بشكل رئيسي لأن شيءِ مهمِ جداً واحد تَعلّمتُ. |