"تَفْتحُ" - Translation from Arabic to Turkish

• açık

Sadece köprüye bir bakacağım, dışarı çıkmam, asansörde kapılar açık beklerim.
فقط نظرة إلى الجسرِ. أنا سَأَبْقى في المصعدِ عندما الأبوابِ تَفْتحُ.

İletişim kanalını açık tutmanın zararı olmaz ki.
لا شيء خاطئ مَع إبْقاء خطوطِ الإتصال تَفْتحُ.

- Korumalara gaz ver. 8.15, kapılar açık.
يُسمّم الحرّاس بالغاز، الأبواب تَفْتحُ 8:

Geliyor, ama geceleri gözümü güçlükle açık tutabiliyorum.
هو يَعمَلُ، لَكنِّي يُمْكِنُ أَنْ أَبقي عيونَي بالكاد تَفْتحُ في الليل. أَنا هنا في 6:

Bu insanlar plajı açık tutmak istediğini sanıyor.
هؤلاء الناسِ يَعتقدونَ بانك تُريدُ ان تَفْتحُ الشواطئَ .

Vee, ben de gözümü açık tuttum ve bir grup eski kitabın arasında onu buluverdim.
لذا أبقيتُ عيونَي تَفْتحُ وأنا وَجدتُه في a كومة الكتب القديمةِ.

Bir kaç yıl önce yani Danny turda adını duyurmaya başlamadan Las Vegas açık öncesi, Danny'ye bir kutu Fuschida marka top almıştım.
قبل danny بَدأَ جَعْل الضوضاءِ على الجولةِ، إشتريتُه a صندوق fuschidas قَبْلَ أَنْ تَفْتحُ لاس فيجاس.

Gözler açık, kafalar aşağıya.
أبقِ عيونَكَ تَفْتحُ ورأسك أسفل.

Gözler açık.
العيون تَفْتحُ.

Gözümü açık tutuyorum.
أَبقي عيونَي تَفْتحُ.

- Gözünü açık tut.
- يَبقي عيونَكَ تَفْتحُ.