Durham'daki polisler mahkemede asla kanıtlayamamalarına rağmen bu ortağın Lucas Henry olduğunu bildiklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | الشرطة في دورهام تَقُولُ هم ما تَمَكّنَ أَنْ يُثبتَه في المحكمةِ، لَكنَّهم يَعْرفونَ بأنّ الشريكِ كَانَ لوكاس هنري. |
Cole asla suçlamanızdaki gibi bir şey yapmaz. | Open Subtitles | هو لا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ. كول ما تَمَكّنَ أَنْ يَعمَلُ الذي أنت تَتّهمُه به. |
Tüm bunlar Emily'yi asla affedemeyeceğimi bildikleri için oldu. | Open Subtitles | هذا كُلّ الحَادِثون لأن عَرفوا أنا ما تَمَكّنَ أَنْ يَغْفرَ لها. |
Bu çocukların mutluluğu asla daha şefkatli ellere bırakılamazdı. | Open Subtitles | رفاهية هؤلاء الأطفالِ لا تَمَكّنَ أَنْ تتغير في الأيدي القادرةِ أَو المحبّةِ الأكثرِ. |
Benim asla varamayacağım mevkilere geleceksin. | Open Subtitles | أنت ذاهِب إلى أماكنِ l ما تَمَكّنَ أَنْ تَصلَ إليها. |
Mesela "Bu bir daha asla olmayacak!" gibi. | Open Subtitles | مثل، "أوه! هذا ما تَمَكّنَ أَنْ يَحْدثَ." |
Michael, kardeşini asla ele veremeyeceğini anlar. | Open Subtitles | -مايكلأدركَذلك هو ما تَمَكّنَ أَنْ يَدُورَ أَخَّاه في. - [فَمّ] مايكل! |
Ama sonra küçük prensin Mr. Monk'un evinde kalırsa asla mutlu olamayacağını farketti, | Open Subtitles | لَكنَّه أدركَ أيضاً الذي الأمير الصَغير ما تَمَكّنَ أَنْ يَعِيشَ بسعادة أبداً بعد إذا بَقى في بيتِ السّيدِ Monk، |
Asya'da, bu asla satılamazdı | Open Subtitles | في آسيا، هذه ما تَمَكّنَ أَنْ تُباعَ |
-Ben asla yapamazdım. | Open Subtitles | -I ما تَمَكّنَ أَنْ يَعمَلُ هو. |