İnan bana, Sevdiğin suçlu bir kardeşin olması nasıl bir şeydir iyi bilirim. | Open Subtitles | صدقني ، أنا أعلم بشأن ما مررت به أن تحظى بشقيق مُجرم تُحبه |
O zaman belki Sevdiğin biri tehlikede olduğunda ahlakî açıdan ne fedakârlıklar yapıldığını nihayet anlamışsındır. | Open Subtitles | إذن ربما قد فهمت أخيراً المساومة التي تقع فيها عندما يكون شخصاً ما تُحبه في خطر |
Roketini almalarına üzüldüm. Sevdiğin bir şeyi aldılar. | Open Subtitles | آسفة لأنهم أخذوا عربتك، سلبوك شيء كنت تُحبه |
Geçerken masama uğrasana karının sevdiği... tereyağlı kurabiyelerden yaptım. | Open Subtitles | توقّف عند مكتبي في طريق خروجِك لقد حضّرت بعضاً من بسكويت الزبدة الذي تُحبه زوجتك |
Hangisini sevdiğini bilmediğim için ikisinden de biraz koydum. | Open Subtitles | لم أعرف مالذي تُحبه لذا جلبتُ لكَ واحدة من كلاهما |
Evet seviyor ya da seviyordu, her neyse. | Open Subtitles | أجل، لقد كانت تُحبه... أحبته، أيّاً كان، لقد كانت مجنونةٌ به، لقد كانت... |
Çok tehlikeli birini ihbar etti ve ondan hoşlanıyor. | Open Subtitles | لقد أبلغت عن شخص خطر لكنها أيضاً تُحبه |
Hadi! Onu seviyorsun! | Open Subtitles | بحقّك، أنت تُحبه وأنت تعلم هذا. |
Sevdiğin kişinin yokluğu ne kadar yıkıcıdır bilirim. | Open Subtitles | أَعْرفُ كيف تتدمّر الحياة حينما يُغادر الشخص الذي تُحبه. |
İçeride, cehennem Sevdiğin şeyleri sana karşı kullanıyor. | Open Subtitles | وبداخله ، يتواجد الجحيم الذي يستغل كل ما تُحبه ضدك |
Bence Sevdiğin birini affetmek romantik bir şey karar verirken delicesine bir hata yapmış olsan da geceleri terleme olarak dönse de veya ayda dokuz kilo kaybetsen de. | Open Subtitles | أعتقد أنه شيء رومانسي أن تصفح عمن تُحبه حتى إذا كان لديه خطأ مجنون بشأن التقدير الأمر الذي يجعلك تُعاني من عرق ليلي |
Sevdiğin biri hasta olduğunda, o yükü tek başına yüklemene gerek yoktur. | Open Subtitles | ، عندما يمرض شخصاً ما تُحبه فأنت لست بحاجة لأن تتحمل ذلك العبء بمفردك |
Sevdiğin insanların öldüğünü görmek. | Open Subtitles | أن ترى من تُحبه يموت أمام ناظرك |
Birisi Sevdiğin birilerini incitiyor. Tecavüz ediyor, öldürüyor. | Open Subtitles | أحد ما يجرح شخص تُحبه يغتصبه, يقتله |
Noelle'in sorunu sevdiği birinin ölümünü gördüğü zaman geri gelmişti, değil mi? | Open Subtitles | قدرة " نوييل " عادت . عندما شاهدت شخصاً ما تُحبه يموت, اليس كذالك ؟ |
En sevdiği kişiyi öldürerek sorunları sonsuza kadar yok edebilir. | Open Subtitles | ... بقتلها الشخص الذي تُحبه . تستطيع إنهاء الإضطرابات الي الأبد |
Adam, şu Sarah'ın sevdiği kurabiyelerden getirebilir misin? | Open Subtitles | (آدم)، ربّما يجب عليكَ أن تجلب لنا بعض الكعك الذي تُحبه (سارة) |
- Esas sevdiğini kişiyi geride bırakmak istemiyorsun. | Open Subtitles | لا ترغب بمُهاجرة الشخص الذى تُحبه حقاً |
Gatsby'ye onu sevdiğini söylemişti ve Tom da görmüştü. | Open Subtitles | لقد أخبرت (جاتسبي) أنها تُحبه (وقد رآها (توم - ..فلنذهب للبلدة - |
İçindeki şey annen işte onu seviyor. | Open Subtitles | ما بالداخل، هذا ما تُحبه أمك |
Bunun da Bayan Ives olduğuna inanıyor ve Bayan Ives da onu kendince seviyor. | Open Subtitles | ويُصدق أنها الآنسة (آيفز) وهي تُحبه بطريقتها |
Ama bilgin olsun, Cassie ondan çok hoşlanıyor. | Open Subtitles | لكن لكي تكون علي علم، إنها تُحبه حقاً. |
Çünkü onu seviyorsun. Her zaman da sevdin. | Open Subtitles | لإنك تُحبه,لطالما أحببته |