- Olay şu, neden onunla ilgili bilgi edinmememiz konusunda ısrarcı davranıyorsun? | Open Subtitles | الأمر هو لمَ تُصرّ على إبقائنا جميعاً بعيداً عنها في الظلام؟ |
Kraliçemiz, suçlarınızın cezası olarak birinizin ölmesinde ısrarcı. | Open Subtitles | ملكتنا تُصرّ على ضرورة موت أحدكم، كعقابٍ على جرائمكم. |
Deniz Kuvvetleri gizlilik konusunda ısrarcı. | Open Subtitles | البحريّة تُصرّ على بقائها سريّة. |
Bu bileti sunan tren şirketi ise refakatsiz çocuklara yönelik prosedürleri gereğince 5-16 yaş arası çocukların yalnız başlarına seyahat etmelerine izin verilmemesi konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | الشركة التي تمثلها تذكرة هذا القطار تُصرّ على أن الأطفال الذين تتراوح أعمارهم من 5 إلى 16 عام الذين يسافرون وحدهم |
Mesele şu ki, yine de onu olaysız biçimde ikna edebilirim ama önce sizinle konuşmak konusunda ısrar ediyor yüz yüze, anlaşma garantilemek için. | Open Subtitles | الأمر هو أنّي أستطيع جعلها تقدم بسلام، ولكنّها تُصرّ على أن تتحدّث إليكَ أولاً، -وجهاً لوجه، والتوصل الى إتفاق |
Teresa şu itfaiyecilerle görüşmemde niye ısrar ediyor? | Open Subtitles | لمَ تُصرّ (تيريزا) على أن أقابل هؤلاء الإطفائيين؟ |
Kabul etmeliyim ki, bunun aslında daha önemsiz bir şey olduğu konusunda ısrar ettiğini görmek ferahlatıcı bir değişim oldu. | Open Subtitles | -لابد أن أعترف أنّه تغيير منعش رؤيتكَ تُصرّ أنّ هناك في الواقع شيئاً صغيراً يجري الآن |