Göğsünde bir kesik açmam lazım ama onu olabildiğince sabit tutmalısınız. | Open Subtitles | يجب أن أصنع شقاً بصدره وأحتاجكم أن تجعلوه ثابتاً قدر الإمكان. |
Sonra diğer hastadaki direği sabit tutabilliriz. | Open Subtitles | حينها يمكننا ابقاء العمود ثابتاً بالنسبة للآخر |
Neyse ki zamanın hızının sabit olmadığı ispatlandı. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنني وضحت بأن الوقت ليس ثابتاً |
Tamam, sadece hareketsiz dur, çünkü kesinlikle içeride bir şey görüyorum. | Open Subtitles | حسناً , فقط أبقى ثابتاً . لأنني بالتأكيد أرى شيئاً ما |
Çok fazla düğme var. kıpırdama dedim lanet olası! | Open Subtitles | الكثير من العاهرات أمثالك إبقى ثابتاً ، عليك اللعنة |
Kafanızı sabit tutmanızı lazım, Bayan Adams. | Open Subtitles | سيد آدمز ، أريدك أن تبقي رأسك ثابتاً من فضلك |
Onu sabit tutmak için yatıştırıcı vererek yapabilirsin diye tekrar yapmanı istedim. | Open Subtitles | كنت أطلب منكَ إعادة التصوير بعد أن تعطيه مهدئاً كي يبقى ثابتاً أثناءها |
Örnek atmosferde foton gevşeme uzunluğunun sabit olduğunu varsay. | Open Subtitles | بإفتراضأنالإسترخاءالطويلمنالفوتوناتبجوالعينة.. ثابتاً. |
O anki gündemi meşgul eden konular ne olursa olsun ister Bastille'in düşüşü olsun, isterse de kralın idamı olsun tek bir şey hep sabit kalmıştır. | Open Subtitles | أيما كانت الأحداث التي سادت علي الألسنة سقوط سجن الباستيل,إعدام الملك بقي شيء ظل ثابتاً |
Bir çok geçici yarı zamanlı işte çalıştı ama tüm zaman boyunca sabit gelir kaynağı vardı. | Open Subtitles | عمل بالعديد من وظائف الدوام الجزئي المؤقتة لكن ظل مصدراً وحيداً من مصادر دخله، كان ثابتاً طوال الوقت |
Sana sabit nakit gelir teklif ediyorum. | Open Subtitles | بـوسعي أن أعرض عليك تدفقاً نقديٍ ثابتاً. |
Basıncı azaltacağım ama sabit durman gerekiyor, tamam mı? | Open Subtitles | سأعمل على تخفيف الضغط، ولكن لابد أن تظل ثابتاً |
sabit bir işiniz olacak ve tüm bilgiler kütükte saklanacak. | Open Subtitles | سيكون عملاً ثابتاً وجميع المعلومات سوف تحفظ في السجِل |
- Onu sabit tut ki taramayı yapayım. | Open Subtitles | أبقيه ثابتاً فقط حتى يُمكنني إجراء المسح الضوئي |
Kimse MR çekilirken tamamen hareketsiz kalamaz. | Open Subtitles | لا يظل أحد ثابتاً طوال فحص الرنين المغناطيسي |
hareketsiz durun ve Giysi-Yokedici'nin işini yapmasına izin verin. | Open Subtitles | قف ثابتاً فحسب، ودع . المُزيل يقوم بعمله |
hareketsiz dur, göz açıp kapayana kadar seni sokakta insanları korkuttuğun günlere döndüreceğiz. | Open Subtitles | ابق ثابتاً فحسب و سنعيدك لتستمر بإخافة الناس بأقرب وقت |
Şimdi burada dur. Sakın kıpırdama. | Open Subtitles | الآن إبقى فقط هنا , إبقى ثابتاً |
Şimdi, Kımıldama. Acı çekme, iyileşmenin göstergesidir. | Open Subtitles | إستلقي ثابتاً الآن فالشعور بالألم هو علامة على الشفاء |
Bunu yapabilmek için iki dakika boyunca hiç kıpırdamadan yatmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لفعل هذا هو إبقاؤه ثابتاً لدقيقتين |
Kabul etmeyin, Monsieur Cust. sağlam durun. | Open Subtitles | لا تقبل يا سيد "كاست" يجب أن تبقى ثابتاً |
Güneş Tanrısı Nanahuatl, daha önceki tüm güneşlerin Hareket ettiği gibi gökyüzünde Hareket etmeden dört gün boyunca parladı. | TED | سطعَ إله الشمس ناناوات أربعة أيام متواصلة. ثابتاً في السماء بعكس الشموس السابقة. |
- Tamam. Sakin ol ve kıpırdama. | Open Subtitles | صحيح، الآن استرخي وابقى ثابتاً |
Rahat dur. Senin için emeceğim. | Open Subtitles | هيا، إبقى ثابتاً سوف أقوم بشفطها لك |