O bayağı açlığının üzerine servet kurarken ben burada soytarıyı oynadım. | Open Subtitles | كنت ألعب دور المهرج بينما بدد ثروات على شهواته |
20 yıl bile olmadı. Kumarhaneleri sattın ve hepimize birer servet kazandırdın. | Open Subtitles | فى خلال 20 عام بعت الكازينوهات وصنعت ثروات لنا |
Yani bu ülkelerde, daha fazla ticari hareket gerçekleşiyor ve daha fazla zenginlik meydana geliyor, yoksulluk azalıyordu. | TED | ففي هذه الدول .. هناك حراك إقتصادي أكبر وهناك ثروات أكثر تنتج ، وفقر يتم تقليلة أكثر |
Bir ulusun zenginliği, insanlarının hem maddi hem de manevi refahına bağlıdır. | Open Subtitles | ثروات الامة هي فى رقي شعبها روحانيا وماديا |
Krallar ve Kraliçeler ona servetler vaat eder, kendileri için saat tasarlamasını isterdi. | Open Subtitles | الملوك والملكات عرضوا عليه ثروات هائله اذا قام فقط بتصميم ساعات لهم |
Aku saflarını güçlendirip, Dünya'yı ele geçirmeye başlasın diye topraklarımızın zenginliklerini çıkarmak için birer köle olarak kullanılıyoruz. | Open Subtitles | استعبدنا، لنخرج ثروات بلادنا و ليتمكن آكو من تعزيز قوته و يبداء بالسيطرة علي العالم |
Gezegende toplanan ilk zenginlikler maddenin bir sonucuydu. | Open Subtitles | أتعلم أول ثروات ضخمة جمعت على هذا الكوكب كانت ناتج مادي |
Anakentte yeni adamlar yeni servetleri kesip çıkarıyorlar. | Open Subtitles | أشخاص جدد يبحثون عن ثروات جديدة في المدينة |
Sınırsız bir servet. Oyuncaklar ve ödüller. Hem de hayal bile edemediğiniz kadar. | Open Subtitles | ثروات هائلة ، العاب ، وجوائز اجمل مما في احلامك |
Gazetelerde okuduğunuz her şeye inanmayın, Sayın Başkan. Bir adamın itibarını kirleterek servet kazanıyorlar. | Open Subtitles | لا تصدق كل ما تقرأه في الأخبار أيها العمدة فهم يكسبون ثروات في تدمير سمعة المرء |
Arzu edebileceğiniz tüm servet ve hazzı verdim. | Open Subtitles | جميع ثروات جميع الملذات التي ترغبون فيها |
Beraber 3 servet yaptık ve harcadık. | Open Subtitles | جعلنـا وصرفنـا ثلاث ثروات سوياً |
Bir servet yaptık. Babanda bizimle beraberdi. | Open Subtitles | و حققنا ثروات من ذلك و كذلك فعل والدك |
Lütfen görün bize ve bize sonsuz zenginlik ver. Sana borcumuzu bu kurbanla ödeyeceğiz. | Open Subtitles | رجاءً اظهر أمامنا وامنحنا ثروات لا حصر لها |
Okyanusların vaat ettiği tek zenginlik soğuk sularda mevcut. | Open Subtitles | أعظم ثروات المحيط موجودة في البحار الأبرد وحسب |
Meksika'nın bütün zenginliği fakirlere dağıtılacak. | Open Subtitles | وكلّ ثروات المكسيك سوف يكون منقسماً بين الفقراء |
Bir 10. yüzyıl gezgini Çarşıların zenginliği ve güzelliği"nden bahsederken, "ilin ve yörenin geliri 700 ve 800 milyon dinar arasındaydı" demektedir. | Open Subtitles | تكلم رحّالة من القرن العاشر عن ثروات وجمال الأسواق وأنّ دخل المقاطعات والضواحي |
5 bin yılı aşkın süredir insanlar sırf bu değerli ipliğin ticaretiyle büyük servetler kazanıp, güçlü imparatorluklar inşa etmiştir. | Open Subtitles | لأكثر من 5,000 سنة، جنى الناس ثروات عظيمة وممالك هائلة على هذه الخيوط الحسّاسة. |
Omuzlarına böyle korkunç bir sorumluluk yüklememek için dünyadaki krallıkların hepsinin tüm zenginliklerini feda ederdim. | Open Subtitles | لو انه يمكنني التخلي عن ثروات الممالك التي في العالم جمياً عوضاً عن وضعك في مثل هذا العبء الرهيب. |
İmanlı olanları, Tanrı'nın yeni saltanatında muazzam zenginlikler bekliyor. | Open Subtitles | المؤمنين بصدق سيمنحون ثروات لا حصر لها بمملكة الرب الجديده... |
Kardinallerinin servetleri ne durumda? | Open Subtitles | ماذا بشأن ثروات الكاردينالات ؟ |
and how many will make Fortunes of your generosity? | Open Subtitles | وكم منهم سيكون ثروات نتيجة سماحة أخلاقك؟ |
Oğlanın servetini benim idare etmem daha uygun olmaz mı? | Open Subtitles | ليس هو الأنسب بالنسبة لي لإدارة ثروات الصبي؟ |
Masrafı çok fazla olurdu. Komşularımız büyük servetlerini küçük kolonilerinin ihtiyaçlarını karşılamakta kullanıyor. | Open Subtitles | سوف تكون ثروتهم غير معقوله جيراننا ينفقون ثروات هائله |
Dünya zenginliklerinin yarısı nüfusun %2'sini oluşturan zengin kesimin elinde. | Open Subtitles | نصف ثروات العالم بين ايدي ما لا يزيد عن اثنان بالمئة من السكان |