Ben üç kez evlendim ve hepsi beni mahkemelerde kuruttu. | Open Subtitles | إستمعي، لـقد تزوجت ثلاثَ مراتٍ وكـلّ واحدة منهم توددت إليهنّ |
Yeni kocanla, eskiden günde üç kez falan birlikte olurduk. | Open Subtitles | زوجك الجديد كان ينامُ معي ثلاثَ مراتٍ في اليوم |
Ve üç yıldır neden kimsenin fark edemediğini de. | Open Subtitles | واستمرّ الورم ثلاثَ سنواتٍ دون أن يجده أحد؟ |
Kiliseye üç otobüs istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ ثلاثَ حافلاتٍ إلى الكنيسة و يجب أن تكون النوافذُ عاتمة |
Kiliseye üç otobüs istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ ثلاثَ حافلاتٍ يتمّ إرسالها إلى الكنيسة |
Bu sabah oğlumla üç saat zamanım vardı ama onun yerine burada bana bir açıklama yapmanı bekliyorum. | Open Subtitles | كانت لديّ ثلاثَ ساعاتٍ معَ إبني هذا الصباح لكن بدلاً من ذلك ،، أنا أقضيها هنا معكِ لتتمكني من التفسير |
Doğru şartlar oluşturulursa, yılda üç kez ürün verebilir. | Open Subtitles | تحتَ الظروفِ المناسبة يُمكنكم حصادهُ ثلاثَ مراةٍ في السنة |
üç dakika bekle sonra güvenliği ara. | Open Subtitles | انتظري ثلاثَ دقائق ثم استدعي رجال الأمن |
Evet. Beni üç kez kucakladı. | Open Subtitles | أجل, أجل, لقد عانقني ثلاثَ مرات |
Hey, dinle. üç kez evlendim. | Open Subtitles | إستمعي، لـقد تزوجت ثلاثَ مراتٍ |
Onu görünce, tetiği çekmeni istiyorum göğüsüne üç kurşun istiyorum. | Open Subtitles | - اريدكَ - أن تسحبَ الزنادَ عندما تراه اريد ثلاثَ طلقاتٍ في منتصف الصدر |
(Gülüşmeler) Bu çok basit. Sadece bunu hatırlayın. Kendinize bunu günde üç kez tekrar edin. | TED | (ضحك) قاعدةٌ بمنتهى البساطة، صحيح؟ ردّدوها ثلاثَ مرّاتٍ يوميّاً. |
İşte, HUBO arabadan inmeye çalışıyor. Aklınızda bulunsun, bu video üç kat hızlandırılmış. | TED | يحاولُ هنا (هيوبو) الخروجَ من السيّارة، وخذوا بعينِ الاعتبار أنّه تمّ تسريعُ الفيديو ثلاثَ مرّات. |
Seninle üç yıl çalıştığımın farkında. | Open Subtitles | {\pos(194,215)}لقد اكتشفتَ أنّني عملتُ معكَ ثلاثَ سنوات |
üç yıl Manhattan'da yaşamışsın. | Open Subtitles | لقد عشتَ في "مانهاتن" ثلاثَ سنوات |
Eğer Wilson kanserse, üç saat araba kullanıp Manhattan'a gitmesinin hiçbir nedeni yok. | Open Subtitles | لو كان (ويلسون) مصاباً بالسرطان، لما كان هناك داعٍ كي يقود سيّارتهُ ثلاثَ ساعاتٍ إلى "مانهاتن" |
üç adam ölüyor ve her nasılsa senin cüzdanın doluyor. | Open Subtitles | ثلاثَ جثث وجيبك مليء بالنقود |
Yani ölmeden üç gün önce. | Open Subtitles | ثلاثَ أيام قبلَ أن تــموت |
Evet, hem de üç kez. | Open Subtitles | أجل, ثلاثَ مرات. |
üç defa söyledik. | Open Subtitles | لقد قلنا ذلك ثلاثَ مرّات. |