Ailem, paranı boşa harcamak diyor. Bu övgü bana yeter. | Open Subtitles | والديّ يدعوانه مضيعة لصندوقي الإئتماني، وهو ثناء كافٍ بالنسبة لي. |
Ağustos 2007'de Claron Amsterdam Sanat Ödülü'ne layık görüldü, onun fevkalade mükemmeliği, şaşırtıcı ve çok kapsamlı repertuvarları ve canlı sahne kişiliğine bir övgü olarak. | TED | في أغسطس 2007 ، منحت كلارون جائزة أمستردام للفنون ، الفوز ثناء لعبقريتها لها مراجع واسعة و مدهشة على نطاق واسع وشخصيتها الحية على المسرح |
Bu dua Tanrıya övgü hakkındadır ve... burada Tanrı'yı ne kadar çok sevdiğimizi O'na söyleriz. | Open Subtitles | هي صلاة ثناء على الرب نعبر فيها عن مدى حبنا للرب |
Sorun değil, pek çok kültürde geğirmek iltifat olarak kabul edilir. | Open Subtitles | لابأس في العديد من الثقافات يعد ذلك ثناء |
Kesinlikle benim aldığımdan daha fazla iltifat almış oldun. | Open Subtitles | هذا بالتأكيد ثناء كثير اكثر مما حصلت عليه |
Teveccühünüz. | Open Subtitles | حسناً، ياله من ثناء. |
Duvarda takdirname yok. Arkadaşlarıyla balık tutarken çekilmiş fotoğrafı yok. | Open Subtitles | ليس هناك ثناء على الجدار، لا صور له وصديقاته الصيد. |
Bu dua Tanrıya övgü hakkındadır ve... burada Tanrı'yı ne kadar çok sevdiğimizi O'na söyleriz. | Open Subtitles | هي صلاة ثناء على الرب نعبر فيها عن مدى حبنا للرب |
Twazzi, cambazlığın Şansölye Valorum'dan övgü kazanmanı sağlamıştı. | Open Subtitles | توازي , حركاتك الاكروباتية التى اكسبتك ثناء من مستشار فالرون |
Beklenmedik bir övgü geldiğinde övgüyü kabul edip teşekkür et. | Open Subtitles | ثناء غير متوقع. التقدير، وشكراً لكم. |
övgü yok, paketim için mektup yok. | Open Subtitles | لا خطاب ثناء , ولا خطاب توصية في ملفاتي |
Vazgeçilmez bir eleman olduğunu kısa sürede Knick'e ispatladı. Bu tür konuşmaları sevmeyen birinden alınabilecek en iyi övgü budur. | Open Subtitles | ثناء كبير من شخص معروف عنه البخل به |
Beklenmedik bir övgü geldiğinde övgüyü kabul edip teşekkür et. | Open Subtitles | ثناء غير متوقع. التقدير، وشكراً لكم. |
Komutanınızdan parlak bir övgü almışsınızdır. | Open Subtitles | لديك ثناء لامع من ضابطك الأعلى |
Ayrıca Bay George Willis'ın işbirliği için övgü veya teşekkür belgesi almasına gerek olmadığına karar verilmiştir. | Open Subtitles | ونوصي أيضاً بأن الطالب (جورج ويليس الإبن) أنه لا يتلقى أية تقدير أو ثناء لتعاونه |
Hak etmediğim bir şey için övgü alamam. | Open Subtitles | أنا أتلقى ثناء لا أستحقه |
Ve bu arada, Portland'da birine garip demek iltifat sayılıyor aslında, teşekkür ederim, Nick. | Open Subtitles | بالمناسبة منادة شخص بالغريب في بورتلاند في الحقيقة هو ثناء لذلك شكرا |
Çünkü izleseydin bana Roadhouse demenin aslında iltifat olduğunu anlardın. | Open Subtitles | لأنك لو فعلت ستعلم بأن دعوتي بالفندق الصغير هي نوعاً ما ثناء |
Senden bunu duymak büyük iltifat. Teşekkürler. | Open Subtitles | عجباً، هذا ثناء كبير صادر منكِ، شكراً لكِ. |
- Sadece dişlerinin beyazlığını iltifat et. Hepsini unutur. | Open Subtitles | مجرّد ثناء على بياض أسنانه سيُنسيه كلّ شيء. |
- Teveccühünüz. | Open Subtitles | لا يوجد ثناء أكبر من هذا |
Duvarda Dr. Fisher'in takdirname alırken çekildiği resim var. | Open Subtitles | هناك صورة للدكتور يتلقى خطاب ثناء على الحائط |