"ثُمَ" - Translation from Arabic to Turkish

• Sonra da
• ve sonra
• Ama sonra

Sonra da seni Ma Plume Blanche'ye götürdü, kulenin tepesine.
ثُمَ أَخذَكِ إلى بار ما بلوم بلانش في بِناء أعلى البُرج

Sonra da onun evine gidip seviştiniz.
ثُمَ عُدتُما إلى شَقتِهِ و مارستما الجِنسس

Bizden Wangler, Pierce ve Şair'i halletmek için yardım istedin... Sonra da beklememizi söylüyorsun.
تَطلبُ مِنا مُساعدتكَ في القضاءِ على وانغلَر، بيرس و الشاعر ثُمَ تقول أن ننتَظِر

Oğullarımızı ve kızlarımızı hapsediyor ve sonra beyaz suratında bir sırıtışla yürüyüp gidiyor.
يحبسُ أبنائنا و بناتنا في سجونِه ثُمَ يمضي، معَ ابتسامةٍ على وجهه الأبيض

Schillinger'ın duruşmasında, elimi İncil'in üstüne koydum ve Tanrı'ya yemin ettim, doğruyu söyleyeceğime ve sonra yalan söyledim.
وضعتُ يدي على الإنجيل و أقسمتُ للرَب بأني سأقول الحقيقَة و ثُمَ كذَبت

Ama sonra hiç tanımadıkları birisi, bir kez olsun görmediği birisi, tüm hayatını yerel gazetede bir ya da iki paragrafa sığdırır.
ثُمَ أحدٌ ما لا يَعرفونَهُ حتى و لَم يُقابِلهُم و لا مَرَة يَصوغُ حياتَهُم كُلَها في مَقطَع أو اثنين

Tanrı Musa'yı yol göstersin diye gönderdi, Sonra da şaşırttı.
أَرسَلَ الرَب مُوسى ليكونَ المُخلِّص، ثُمَ يُخادِعُه

Önce mutfağa gidip çalışacağız, Sonra da boks yapacağız.
علينا أولاً أن نَعملَ في المَطبَخ ثُمَ علينا أن نَذهبَ للمُلاكمَة

Said dedi ki, Khan'ın vücudunu temiz, beyaz bir kıyafete sarmışsın Sonra da koku döküp dua etmişsin.
أخبَرني سعيد أنهُ لَفَّ جَسَدَ خان بقِماشٍ أبيضَ نَظيف ثُمَ أضافَ العُطر و صَلَّى

Eskiden alkol bağımlısıydın, Sonra da eroin.
تَعلَم، لقد كَنتَ مَدمِناً على الكُحول ثُمَ الهيروين

Sonra da sahipleri tatilden dönmüştü.
ومِنْ ثُمَ عاد أصحاب الشقة مِنْ الأجازة.

Beş dakikalığına, Sonra da kasılmalarla öldü.
وخلال خمس دقائق، اصابهُ اضطراب ثُمَ مات.

"Taşaklısın" dedim, Sonra da iki taşağından da vurdum.
أنتَ شُجاعٌ جِداً و ثُمَ أُطلقُ عليهِ

Sonra da yazı tura atarım.
ثُمَ أقذِف العُملَة لأقَرِر

Ve Sonra da aldılar.
ثُمَ أخذوها

Kime sorsanız size, yalan söylemek yanlıştır der, ve sonra gidip orospu çocuğu gibi yalan söylerler.
اسأَل مُعظَم الناس و سيقولونَ لكَ أن الكذِب خطأ و ثُمَ يخرجونَ و يكذبونَ كثيراً

Her mahkûma bir numara verilir ve resmi çekilir ve sonra kalacakları birime gönderilirler.
يُحَدَّد لكُل سِجين رَقَم و صورَة ثُمَ يُرسَل إلى وَحدَتِهِ

ve sonra çocuğun yüzünü yıkamış.
و ثُمَ يغسِل وَجهَ الفتى

Ama sonra gözüne bu bakış çöküyor... bu tehlikeli, korkutucu bakış.
ثُمَ تكونُ لديكَ هذه النظرَة في عينِك... هذه النظرَة الخطيرة المُرعبَة

Ama sonra fark ettim ki ben de kendimi suçluyorum.
ثُمَ أدرَكتُ أني ألومُ نَفسي أيضاً