| Tam zamanında geldiniz, gösteri de resmi olarak şimdi başlıyor | Open Subtitles | جئتم في الوقت المناسب يا رفاق، سيبدأ العرض رسمياً الآن |
| Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Balayınızda bizi tercih etmenize çok sevindik. | Open Subtitles | مرحبا، مرحبا، نحن سعداء جدا لأنكم جئتم لقضاء شهر العسل معنا |
| Eğer yardım istiyorsanız, beyler, yanlış adama geldiniz. | Open Subtitles | إذا أردتم مساعدة، سادتي فقد جئتم إلى الشخص غير المناسب |
| İlk geldiğiniz günden beri... bu eve sahip olmayı istiyorsunuz. | Open Subtitles | تريدون السيطرة على هذا البيت منذ أول يوم جئتم فيه |
| Sen beni evlenirken görmeye geldin. Sen gelecektin – Ben kim olduğunu umursamıyorum. | Open Subtitles | لقد جئتم لكي تروني وانا اتزوج, ولا يهم من ساتزوجه |
| Tesadüfen mi bir araya geldiğinizi sanıyorsunuz? | Open Subtitles | عل تعتقدون انكم جئتم الى هنا كلكم بالصدفة ؟ |
| Neden bana geldiniz? Nerede olduğunu biliyorsunuz, neden kendiniz almıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا جئتم إلى , أنتم تعلمون أين هى , إذهبوا و أحضروها بأنفسكم |
| Sizi beklemiyorduk, ama tam zamanında geldiniz. | Open Subtitles | رجال، لم نكن نتوقعكم لكنكم جئتم في الوقت المناسب |
| Nihayet geldiniz. O güzel kadın kıyameti kopartıyor. | Open Subtitles | .لقد جئتم فى الوقت المناسب يا رفاق إن هذة السيدة تسبب لنا المتاعب |
| Karma-cazcıların ve modern insanların müzikli şapkalarını çıkarıp astığı yere geldiniz. | Open Subtitles | لقد جئتم إلي مكان حيث يظهر المبدعون كل جديد و يظهرون أبهي حللهم الموسيقية |
| Özgür bir adam gibi savaşmaya geldiniz ve o özgür adam sizsiniz. | Open Subtitles | جئتم للمحاربة كرجال أحرار، وأنتم رجال أحرار |
| Ama bana sorarsanız güneyden boş yere geldiniz. | Open Subtitles | لكن، في رأيي لقد جئتم من الجنوب من اجل لا شئ |
| Ama siz bizim ülkemize 500 yıl önce geldiniz ve gitmediniz. | Open Subtitles | لكنّكم جئتم إلى أرضنا قبل 500 عام ولم تغادروا أبدا. |
| Eğer bilgi arıyorsanız, yanlış yere geldiniz. | Open Subtitles | جئتم للمكان الخطأ اذا كنت تبحث عن المعلومات. |
| Prova yok. Sizden özür dilerim buraya boşuna geldiniz. | Open Subtitles | لا توجد بروفات ، نرجوا المعذرة، إذا جئتم لهنا من أجل لا شيء. |
| Pekala, beyler. Duymak için geldiğiniz şeyi duydunuz. | Open Subtitles | حسنا أيها الساده،فقد سمعتم ما جئتم من أجله |
| ...bu akşam görmeye geldiğiniz adam ellerine üstüme koyup beni geri getirdi... | Open Subtitles | عندما هذا الرجل الذي . . جئتم لرؤيته هنا اللّيلة |
| Bize ahlak dersi vermeye mi geldin? | Open Subtitles | أجل ، هل جئتم لتعليمنا درساً أخلاقياً سخيفاً؟ |
| Kendi iradenizle, bu gergin durumu düzeltmek için geldiğinizi umuyordum. | Open Subtitles | كنتُ آمل أنّكم جئتم جميعاً بمحض إرادتكم بعين جادّة في تخفيف الموقف المتوتر |
| Saat 8'e. Eğer erken gelirseniz, sizi mutfağa sokmaya çalışırım. | Open Subtitles | ٠٠ وإن جئتم بدري سوف أحاول أن أدخلكم في المطبخ. |
| Ben bu işe uzun vadeli girdim ve eğer siz de benimle bu yolculuğa çıkarsanız büyük onur ve gurur duyarım. | TED | سأكون في هذا العمل على المدى الطويل وسأكون مُكرماً بشدة ومتشوق اذا جئتم الى هذه الرحلة معي. |
| Hepiniz buraya bu kenar mahalle çocuğu için yufka yüreklerinizi yanınıza alıp gelmişsiniz. | Open Subtitles | لقد جئتم جميعاً إلى هنا بقلوب شفوقة على أطفال الأحياء الفقيرة. |
| Pekala, eğer buraya Fransız kahvesinin beynimize nasıl mutluluk salgıladığını anlatmak için geldiyseniz, bu çok iyi bir seçim. | TED | لذا فاذا جئتم إلى هنا لمحادثة حول كيف أن القهوة الفرنسية ستنشر السعادة في أدمغتنا، فذلك سينجح. |
| Kabul edeceğimden eminim ancak bu nedenle mi buradasınız? | Open Subtitles | أنا متأكد من أننا سنتفق ولكن هل جئتم لهذا السبب؟ |