Umarım geldikleri yere geri dönerler ve onu yalnız bırakırlar. | Open Subtitles | أتمنّى بأنّهم فقط أعود إلى حيثما جاؤوا من ويتركوه بدون تدخّل. |
Yani, almaya geldikleri şeyi aldıkları açık. | Open Subtitles | أعني، من الواضح أنهم حصلوا على ما جاؤوا من أجله |
Çünkü almaya geldikleri şeyi bulamadılar. | Open Subtitles | لأنهم لم يحصلوا على ما جاؤوا من أجله |
Oğulların için geldiler ama seninle olan ilişkim yüzünden bana saldırdılar. | Open Subtitles | لقد جاؤوا من أجل أبنائكَ، إلا أنهم هاجموني بسبب قربي منكَ. |
Sonra sosyalistler için geldiler. | TED | ومن ثم جاؤوا من أجل الاشتراكيين. |
Nerden geldikleri belli değil! | Open Subtitles | جاؤوا من العدم! |
Çok geç. Benim için geldiler. | Open Subtitles | تأخر الوقت ، فقد جاؤوا من أجلي |
Önce fıskiye için geldiler, | Open Subtitles | أولاً، لقد جاؤوا من أجل النافورات |
Nazi döneminin yükseldiği sıralar, o şu dörtlüğü tekrarlamaya başlamıştı, "Önce komünistler için geldiler, bense hiçbir şey yapmadım, tek kelime konuşmadım çünkü komünist değildim. | TED | في ذروة الفترة النازية، بدأ بترديد هذه الأبيات، "في البدء جاؤوا من أجل الشيوعيين، ولم أفعل شيئًا، لم أتحدث لأنني لم أكن شيوعيًا. |
Ve sonra benim için geldiler. | TED | وبعدها جاؤوا من أجلي. |
Campbell için geldiler. | Open Subtitles | جاؤوا من أجل كامبيل. |