"جائزته" - Translation from Arabic to Turkish

    • ödülü
        
    • ödül
        
    • Ödülünü
        
    • ödülüne
        
    Önünde eğilirken bir bağış olarak demir ağacına değerli taşlarla süslü ödülü koydu. TED راكعًا أمامها، وضع جائزته الذهبية على الشجرة الحديدية كقربان.
    Ne yazık ki ismini bilmediğimizden, para ödülü aç çocukları doyurmak için harcanacak. Open Subtitles للأسف ، لا نعرف هويته لذا ستستخدم جائزته النقدية لإطعام الأطفال الجياع
    Bu başarısız yönetim için ödülü... £500,000 lık altından bir el sıkışması oldu. Open Subtitles جائزته لهذا العمل الأحمق .. فيسوءالإدارة. كانت مكافئة 500 ألف.
    Devir onu Rooster! Bu ödül sadece La Beef'in lafı. Open Subtitles اضربه سيد كوجبرن ، ان جائزته المزعومه مجرد كلام
    Bir yarıştayız, Albay, ve ödül de Afrika kıtasından başkası değil. Open Subtitles لقد دخلنا سباقا جائزته ليست الا قارة افريقيا
    Başka söze hacet yok bırakalım da Kral Ödülünü alsın. Open Subtitles حسناً، ليس هناك شيء أكثر لأقوله ليتفضل الملك ويأخذ جائزته
    Efendimizin ödülüne ulaşmasına mani olunamaz. Open Subtitles السيد لن يرفض جائزته حتى الآن يترقب محبوبته
    Baskın olan partner, uysal olanın yenilmez hissetmesini sağlıyor. Yapması söylenen şeyi yapmasının bir ödülü bu. Open Subtitles الشريك المهيمن يجعل المطيع يشعر بأنه منيع هذه جائزته لفعله ما يطلب منه
    Onun ödülü ölülerin ağzındaki madeni paraydı. Open Subtitles وكانت جائزته عبارة عن عملة معدنية تضع في فمه
    ödülü almak için orada olacağından, sunuculuk işi için hayır demek zor olacak. Open Subtitles سيكون من الصعب رفض أن يكون مقدّم طالما سيحضر لتسلّم جائزته. فهمتني؟
    Biletin üzerinde bir telefon numarası var, şanslı talihlinin ödülü kazandığını doğrulaması için. Open Subtitles و هناك رقم على التذكرة يتصل به الرابح ليحصل على جائزته
    Yeni gelen kazandı ve ödülü yalnızca sudan ibaret değil. Open Subtitles لقد ربِحَ الوافد الجديد و جائزته أكثر من مجرَّد الفوز بفرصة الشرب
    Benim gitmem gerekiyordu. Onun ödülü olmalıyım. Open Subtitles كان يجب أن أذهب أنا كان يفترض بي أن أكون جائزته
    ödül parasını harcamakla meşguldür şimdi. Open Subtitles حسناً ، أكيد هو مشغول جداً في إنفاق جائزته المالية بأسرع وقت
    Babam ödül alacağı zaman makyaj yapacak mısın? Open Subtitles هل ستضعين المساحيق حينما يحصل أبي على جائزته الكبيرة؟
    ödül parasını almak için orada olmaması? Open Subtitles كونه لم يكن هناك لكي يأخذ اموال جائزته ؟
    Umarım öğlen üçte, telefondaki herif ödül için gelir. Open Subtitles اتمني ان يظهر الرجل علي التليفون الساعة 3 لأستلام جائزته
    Canlı General, ödül; arazi ve para. Ve ordu adına daha fazla savaşmamak. Open Subtitles تسليم "جنرال" حي جائزته اموال و ارض زراعيه اي انني لن احتاج العمل في الجيش بعدها
    Bu da yetmiyormuş gibi, kazananlarla, Ödülünü almadan önce özel bir fabrika turu yapılacak... Open Subtitles و ليس ذلك فقط ، لكن كل فائز قبل الحصول على جائزته سيقوم بجولة داخل المصنع السري برفقة شخص يختاره
    Aku'ya Ödülünü alabileceğini söyleyelim. Open Subtitles دعنا نعلم آكو، أن بأمكانه الحصول علي جائزته
    Biri Glaber'ın ödülüne konmak için bize ihanet etmiş. Open Subtitles شخص ما خاننا بوعود من (غلابر) من اجل جائزته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more