"جائزه" - Translation from Arabic to Turkish

    • ödül
        
    • ödülü
        
    • ödüle
        
    • kazanmış
        
    Onunla ilgili bilgi getirene ödül vereceğimi açıkladım, ipuçları da beraberinde geldi. Open Subtitles وضعت جائزه مهيبه من اجل معلومات تقود اليه والقطع التي قادتني له
    Eşimle birlikte, bulunması için 10 milyon dolar ödül koyuyoruz. Open Subtitles أنا وزوجي نعرض عشر ملايين دولار جائزه لمن يحصل عليها
    Şimdi de ödül koydular. Bilgi verene 25 bin veriyorlar. Open Subtitles لقد وضعوا الان جائزه 25 الف دولار من أجل المعلومات
    Öğle yemeği için bir saatleri vardı ve yine de bir şeyleri araştırıp 11 yaşında kazandığın bir ödülü buldular. Open Subtitles كان لديهم ساعه واحدة من أجل الغداء وتمكنوا من الحفر وايجاد جائزه فزت بها عندما كنت فالـ ١١ من عمرك
    50 dolarlık ödül için dövüşmek ister misin? Open Subtitles أترغب فى الملاكمه من أجل جائزه قدرها 50 دولار
    Almanlar, senin ve Andrea Stavros'un başına 10.000'er mark ödül koymuş. Open Subtitles الألمان رصدوا جائزه عليك انت واندريا ستافروس قدرها 10000 جنيه
    Bayan, Hayır bir ödül koyulmadı. Open Subtitles سيدتى .. بالرغم من انه لا يوجد جائزه لهذا
    Sadece bu değil,yarım milyon dolar ödül... konuldu tutuklanmalarına karşılık. Open Subtitles وتم عرض جائزه قدرها نصف مليون دولار لمن يقوم بالقبض عليهم
    50 dolarlık ödül için dövüşmek ister misin? Open Subtitles أترغب فى الملاكمه من أجل جائزه قدرها 50 دولار
    Bu oyunda sadece tek bir kazanan olacak. Ve kazanan bir ödül alacak. Open Subtitles يمكن ان يكون هناك فائز واحد والذى سيستلم جائزه واحده والتى ستكون الاكثر قيمه
    İçimden bir ses, Arayıcı'nın benden daha büyük bir ödül olacağını düşünebileceklerini söylüyor. Open Subtitles ولدي شعور انهم سيعتبرون الباحث جائزه اكبر مني.
    Bu yıl Pebble Beach'e gidiyorum, şuraya koymak için bir ödül lazım. Open Subtitles هذا العام و أحصل على جائزه لهذا الحامل هناك
    Onun yakalanması karşılığında verilecek ödül oldukça sağlam. Open Subtitles و رُصدت جائزه لمن يُمسك به إنه مبلغ كبير
    Sebastian bitiş çizgisini ilk geçene verilen bir ödül değil. Open Subtitles انا اسفه , لكن سيباستيان ليس جائزه هذا يعنى انه يذهب الى اول شخص يعبر الخط النهايه
    Bu sadece bir ödül değil. Open Subtitles انها ليست جائزه فقط انها شي بإمكانني رهنه
    Bir ödül alacaktı. Open Subtitles كانت ستمنح جائزه افضل انجاز في مجال التعليم السريري
    Övgünü al Gideon ve umarım ödül olarak en yakın zamanda çocuğunu görmene izin verir. Open Subtitles خذ كل التقدير جيديون , وعلى امل . كـ جائزه , ان تسمح لك بأن ترى طفلتك قريبا
    Burada Nobel ödülü için oturmuyorsun. Open Subtitles انت تريد ان تجلس في مكانك وتحصل علي جائزه نوبل
    Keşke yanımda Yılın Annesi ödülü olsaydı da kafana geçirseydim. Open Subtitles أتمني لو كان معي جائزه الأم المثالية لأضربك بها
    Adıma özel bir Oscar ödülü koyacaklar. Ve ne, biliyor musun? Open Subtitles سيطلقون اسمى على جائزه اكاديميه خاصه كمكافأه لى .
    Sanırım bu ödüle layık bir hareket, değil mi? Open Subtitles افترض ان هذه جائزه تقدر بمكافاه
    J.D. McFunnigan's'a gidebiliriz dediğimde çocuk sanki kupa kazanmış gibi oldu. Open Subtitles عندما قلت له اننا نستطيع عمل ما يريد كان سعيداً جداً كأنه ربح جائزه ما

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more