Bir dakika önce soruları yanıtlıyordum hemen sonrasında kendimi burada otururken buldum. | Open Subtitles | فى لحظه كنت أجيب الأسئله وبعدها على حسب معرفتى كنت جالسه هنا |
Rundgren konserinden dönmüştük arabanın üzerinde otururken onu öptüm. | Open Subtitles | وانا كنت جالسه على قلنسوة السيارة ومن ثم قبلته |
Şu an koltukta oturuyorum. | Open Subtitles | حسناً أنا جالسه على الأريكه الخاصه بي |
- Yanında oturuyorum şuan. - Seninle bebekmişsin gibi konuşurlar. | Open Subtitles | انا جالسه بجانبك - تتحدث اليك كانك طفل مجددا |
Burada oturup hayatımın sonuna dek bu çocuğu beklemeyeceğim. | Open Subtitles | معك حق أنا لن أضل جالسه هنا وانتظر هذا الرجل لبقيه حياتي |
Bizimle oturuyor olsaydın, Bruce'un bizim için yaptığı bluzları görmüş olurdun. | Open Subtitles | لو كنتي جالسه في طاولتنا لرأيتي القمصان التي قدمها لنا بروز |
Ama popo kısmını önermem, çünkü üç saattir oturuyordum. Reba, ben senin için uygun değilim. | Open Subtitles | هذه الكيلوات صالحه للأكل لكن التي في الوراء لا لقد كنت جالسه لـ 3 ساعات |
Neden burada oturuyorsun? | Open Subtitles | لماذا انتي جالسه هنا ؟ |
Bulamıyorum. Amelia'nın masasında oturuyordun dün orada bırakmışsındır. | Open Subtitles | لم أعثر عليه .. كنتِ جالسه على شرفة اميليا |
Keşke yine sınıfın en arkasında oturabilsem. | Open Subtitles | أتمنى لو أني جالسه في مؤخرة الصف مرةً ثانيه |
Dün gece rüyamda kendimi iç çamaşırlarımla çatının kenarında otururken gördüm. - Boxer yada kilot? - Boxer. | Open Subtitles | كان لدى حلم الليلة الماضية ان كنت جالسه على حافة في ملابسي الداخلية أعتقد أننى يجب أن أسأل شخص خبير فى هذا |
Her şeyi gördüm. O orada otururken geri geri ona çarptın. | Open Subtitles | لقد شاهدت الأمر كله هي كانت جالسه هنا و أنت عدت و إصطدمت بها |
O şişko lezbiyen, götünü koyup otururken çocukları okula geç kaldıracak bir de. | Open Subtitles | والآن ستتركهم يغادرون الى المدرسه متأخرين وتلك الشاذه السمينه جالسه لاتفعل شيء |
Yanan bir ateşin önünde oturuyorum sanki. | Open Subtitles | . وكأنني جالسه قباله نار متأججه |
Buraya oturuyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أني جالسه هنا, حسنا. |
- oturuyorum zaten. | Open Subtitles | أنا جالسه |
Burada oturup, onu geri getirmenizi bekliyorum. | Open Subtitles | انا فقط جالسه هنا أنتظركم أن تحاولوا أن تستعيدوه |
Cidden burada oturup o İsveç kitabını mı okuyacaksın? | Open Subtitles | وهل أنت جالسه هنا حقاً فقط لقرآءة هذا الكتاب ؟ |
O bir insan, Ve yemek masamda oturuyor. | Open Subtitles | هي انسانه جالسه على مائدة الطعام في غرفتي |
O'brien'ın annesi üç saatten fazla bir süredir oğlunun yanında oturuyor. | Open Subtitles | لكن , الوالده , أوبراين لازلت جالسه مع جثه ابنها و لقد مرت ثلاث ساعات. |
Ama popo kısmını önermem, çünkü üç saattir oturuyordum. Reba, ben senin için uygun değilim. | Open Subtitles | هذه الكيلوات صالحه للأكل لكن التي في الوراء لا لقد كنت جالسه لـ 3 ساعات |
Eğer biri beni telefonda konuşurken gördüyse orada kahve ve elmalı turtayla tek başıma oturuyordum. | Open Subtitles | انظري اذا شخصاً ما رآني وانا على الهاتف و فإنهم رأوني جالسه هناك بمفردي مع كوباً من القهوة وقطعة من فطيرة التفاح |
Galiba telefonumun üzerinde oturuyorsun. | Open Subtitles | انت جالسه على هاتفي, اعتقد. |
Ve sen oradaydın, tek başına kütüphanede oturuyordun. | Open Subtitles | وحينها كنت هناك عندما التقيتك جالسه وحيده في المكتبه |
Keşke yine sınıfın en arkasında oturabilsem. | Open Subtitles | أتمنى لو أني جالسه في مؤخرة الصف مرةً ثانيه |