| Bir kadın olduğumdan dolayı otomatik olarak değerimi ispatlamam gerektiğini biliyordum. | TED | كنت أعرف أنه لكوني أنثى سيكون علي تلقائيا إثبات جدارتي. |
| Size değerimi kanıtlayayım. Başaramazsam Dünya'ma dönerim. | Open Subtitles | دعوني أثبت جدارتي إن فشلت سأعود لأرضي فوراً |
| Benim önerimse, ebedi dostluklar gibi mezarda biten dostluklar gibi payımı ortaya koyarak değerimi kanıtlamak düşüncesindeyim. | Open Subtitles | الصداقات التي تستمر حتى الموت، سأثبت جدارتي بدخول الصداقة مع مُقابل |
| Tahta layık olduğumu ispatlayana kadar Konsey oturmama izin vermeyecektir. | Open Subtitles | لن يسمح لي المجلس بالتربُّع على العرش، إلّا حين أتمكّن من إثبات جدارتي. |
| Yalnıza bu göreve layık olamayacağımdan korkuyorum. | Open Subtitles | أنا متلهّفة لإثبات جدارتي |
| Size değerimi kanıtlayayım. Başaramazsam Dünya'ma dönerim. | Open Subtitles | دعوني أثبت جدارتي إن فشلت سأعود لأرضي فوراً |
| değerimi kanıtlamak için bir şans bu. | Open Subtitles | إنما هذه فرصة سانحة لإثبات جدارتي. |
| Yani elbette istiyorum fakat şu an sana kendi değerimi kanıtlamakla meşgülüm. | Open Subtitles | ... أعني ، بالطبع أود فعل ذلك ، لكن الآن كل ما أهتم به هو إثبات جدارتي لكِ |
| Bırak gözündeki değerimi sana kanıtlayayım. | Open Subtitles | دعني أُثبتُ جدارتي لك |
| Ama değerimi kanıtlamadan olmaz. | Open Subtitles | لكن ليس قبل ان أثبت جدارتي |
| Ama bunu koruyacak olan o. Çünkü ben layık olmadığımı kanıtladım. | Open Subtitles | لأنّي أثبتّ عدم جدارتي |