"جداً لذا" - Translation from Arabic to Turkish

• Çok
• o kadar
• ki
• bu yüzden

Bacaklarımın rengi Çok açık diye şu aptal bronzlaştırıcı kremden sürdüm.
اعتقدت بأني ساقاي كانتا شاحبتان جداً, لذا استعملت هذا الكريم الغبي.

Şempanzeler Çok zekidir ve biz de onları üniversite mezunu yaptık.
أما فصيلة الشمبانزي فهم أذكياء جداً لذا فقد تخرجوا من الكليـة

Ama Çok riskliydi ben de karar verdim işi bitirmeye
لكن قتله كان خطراً جداً لذا قررت أعود من تقاعدي

o kadar işe yaramazsınız ki, sizi iki defa saydım.
انتم بلا فائدة جداً لذا لقد احصيتكم انتم الاثنان مرتان

Emin olamadım. bu yüzden bazı testler yaptım.
لم اكن متأكّدَ جداً لذا اجريت بَعْض الإختباراتِ.

Elbette fiziksel olarak da Çok iyi bir halde olmalısınız, bu nedenle Çok spor yapıyorum.
بالطبع تحتاج إلى أن تكون لائقاً جسدياً ، وبوضع جيد جداً لذا مازلت أتمرن كثيراً

Baba Çok hasta olduğundan oğlu olmalı.
لقد كان الوالد مريض جداً لذا لابد أنه كان الابن

Çok zayıfladı, kuryelik işine biraz ara vermem gerekecek.
لقد اصبحت قواي ضعيفة جداً لذا اعتقد بانني يجب ان اخذ استراحة من خدمة التوصيل

Çok meşguldüm de, banka işlerimi ihmal ettim.
لقد كُنْتُ مشغولُ جداً لذا لم استطع ترتيب أعمالي المصرفيةُ.

İşinin Çok stresli olduğunu biliyorum, o yüzden stresi azaltmak istiyorum.
أعلم بأنك عملك يكون مجهداً جداً لذا أريد أن أساعد لأخفف الإجهاد

Bakın, bu kısım Çok önemli, onun için herkes pür dikkat beni dinlesin.
الآن هذا الجزء مهم جداً لذا احتاج لإنتباهكم جميعاً

Ve gerçekten Çok komikti, o yüzden diğerini saklamıştım.
أمر مضحك جداً لذا فاحتفظت بالاثنين الباقين

...unutmayın bu Çok gürültülü ve de Çok soğuk olacak!
تذكروا الهواء سيكون بارد جداً لذا احبس انفاسك لاطول فتره ممكنه

Benim için Çok kıymetli bir şeyi tamamen yitirdiğimi düşündüm. Biraz neşelenmek istemiştim o kadar.
لقد إعتقدت انني فقدت شيئاً ما مهم جداً لذا اردت فقط الإحتفال قليلاً

Evet, şey... şöyle oldu.... Çok büyük olduğu için gemiye konulması gerekti.
أنها فقط كانت , كبيرة جداً لذا كان لابد شحنها

Birkaç hafta içinde iş o kadar büyüdü ki, yardım gerekti.
خلال إسبوعين، أصبح الأمر كبيراً جداً لذا فقد إحتجت إلى بعض المساعدة

o kadar mutlu ki, hep şimdiki gibi olmadığını biliyorum.
لقد بدوا سعيدان جداً, لذا أعلم انه لم دائماً كما هو الآن.