Yoksa buradaki kadınlar hiç ihtiyaç hissetmeyecek kadar şanslı mı? | Open Subtitles | أو يعنى أن النساء هنا سعداء جداً ولا يحتاجون المساعدة؟ |
Evet, burada o kadar mutluyum ki, cansız bedenin bile bunu mahvedemiyor. | Open Subtitles | انا سعيد جداً ولا حتى سفاحيك الميتين يمكن لهم ان يفسدوا علي |
Beni oraya götüren çocuk ayakta duramayacak kadar sarhoştu. | Open Subtitles | أخذنى أحد الشباب و كان ثملاً جداً ولا يستطيع الوقوف |
Bu çok önemli ve sencede güvenebileceğimiz birinin yapması iyi değil mi? | Open Subtitles | هذا هام جداً, ولا أظن أننا قد نعتمد على شخص مثلى لعمله |
Bu çok acı verici olacak ve hiç bir şeyde değişmeyecek". | Open Subtitles | أنا أَبَداً يَراك ثانيةً. هو سَيَكُونُ مؤلمَ جداً ولا شيءَ سَيُكْسَبُ. |
Kendine bakamayacak kadar budala diye onunla hep şakalaşırdım. | Open Subtitles | إعتدت بأن ألقي النكت عليه لأنه كان غبياً جداً ولا يستطيع الإعتناء حتى بنفسه |
Karanlıkta, şafaktan hemen önce, saldıramayacak kadar hastalandılar. | Open Subtitles | قبل حلول الظلام أصبحوا ضعفاء جداً ولا يمكنهم الهجوم |
O kadar sıcak ve derin bir öpücüğün rastgele olmasını istemezsin. | Open Subtitles | القبلة ساخنة جداً وعميقة جداً ولا تريدين إستنشاق الهواء |
Cuma geceleri arada sırada dışarı çıkamayacak kadar yorgun olduğumda evde kalabilir ve benimle şişmanlayabilirsin. | Open Subtitles | ربما يمكنك أن تسألني عنه؟ وأحياناً في ليلة الجمعة عندما أكون متعبة جداً ولا أستطيع الخروج ربما يمكنك أن تبقى وتسمن معي |
çok heyecanlanırdım, sabaha kadar bekleyemezdim ve büyük maceralarını anlatması için onu dürterek uyandırırdım. | Open Subtitles | أكون مشوقة جداً , ولا يمكنني الإنتظار للصباح, وكنت أحاول أن أحثه أن يصحوا ليقول لي كل شيء عن مغامراته العظيمة |
Garip ama Bill'le ne zaman tartışsak hatta tartışırken avazım çıktığı kadar bağırıp, sinirden deliye dönsem ve asla sakinleşemeyeceğimi düşünsem bile tartışmanın ortasında bir şekilde ikimizin de ilişkimiz için, birbirimiz için tartıştığını biliyorum. | Open Subtitles | هذا مضحك ، لكن عندما أتعارك مع بيـل .. حتى وأنا أصـرخ ، و أنا معصبـة جداً ولا أعتقد أني سأتوقف |
O park yeri çok küçük oradan buraya, bu kadar hızlanması imkansız. | Open Subtitles | ومواقف السيارات تلك صغيره جداً. ولا يمكن السير بتلك السرعه في هذه المسافه. |
Sen bu kadar tatlı ben de bu kadar azmışken çok zor oluyor. Cinsel organlarımızı ayıran yalnızca birkaç kat kumaş. | Open Subtitles | الأمر صعب جداً، أنت ظريف وأنا شبق جداً ولا يفصل بيننا سوى طبقة رقيقة من القماش |
Yeni üvey ailem ve okulumdaki herkes o kadar hoştu ki bu çatlaklar gerçek mi acaba diye düşünmekten kendimi alamadım. | Open Subtitles | أسرتي بالتبني الجديدة وجميع من بمدرستي الجديدة لطاف جداً ولا يسعني سوى أن أسأل هل هذا حقيقي؟ |
Bazen o kadar dikkat ediyoruz ki, zevk bile alamıyoruz. | Open Subtitles | أحياناً نكون حذرين جداً ولا تكون ممتعه لنا |
O kadar bencil ve öngörülemezler ki. | Open Subtitles | إنّهم أنانيين جداً ولا يُمكن التنبؤ بتصرفاتهم |
Baban, benim bile bilmek istemediğim kadar korkunç şeyler hakkında yazıyor. | Open Subtitles | يقوم والدك بالكتابة عن أمور سيئة جداً ولا أريدك أن تعرف أي شيئ عنها |
Dalgalar kayaları sarar, ne çok büyük ne de küçüktür o kayalar. | Open Subtitles | هذه الموجاتِ تُحيطُ بالصخورَ التى لا هى كبيرة جداً ولا صغيرة جداً |
Erkek arkadaşım ve ben çok genciz ve evlilik hakkında falan konuşmuyoruz. | Open Subtitles | تَعْرفُين، خليلي وأنا شابين جداً ولا نتحدث حول الزواجِ. واسم خليلك رحيم؟ |
Biri uzun, kısa boylu, diğeri zayıf ve şişman. çok gerginim, ne dediğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | واحد طويل وقصير و الآخر نحيف وسمين أنا متوتر جداً ولا أعرف ماذا أقول |