Kapıları değiştirmiyorsam, duvarları yıkıyorum. | Open Subtitles | إن لم أكن أركل أبوابها فأنا أحطم جدرانها |
Ve her zaman Paris'in duvarları içinde adaleti bulacaksınız. | Open Subtitles | وستجدون دائما العدالة بداخل جدرانها |
duvarları titanyum. | Open Subtitles | جدرانها مصنوعة من التيتانيوم |
Aslında, geç çünkü haftalardır evliyim, ve duvar kağıtları ben dokuz yaşındayken seçilmiş yatak odasında yaşıyoruz. | Open Subtitles | بل في الواقع آجلاً، لأنه مضى على زواجي عدة أسابيع ونحن مازلنا نعيش بنفس الغرفة التي اخترت ورق جدرانها منذ كنت ُفي الـ 9 |
Hayat ile ilgili bilmen gereken tek şey dört duvar ile çevrilmiş olmasıdır. | Open Subtitles | كل ماتحتاج لمعرفته في الحياة مكتوب بين جدرانها الأربعة |
Boya odanın köşelerinden dökülür ve duvarlar kayalık olur mağaradakiler gibi. | Open Subtitles | لقد اصبحت الغرفة كئيبة جدرانها تساقطت واصبحت مثل الكهف |
Annemle babam duvarlarına zarar gelmesine izin vermezdi. | Open Subtitles | أن والدي لا يجرؤ اسمحوا ان تشويه جدرانها. |
Shusun ve Zigao orduları duvarlarını başarıyla yıkmışlar. | Open Subtitles | جيوش شوسن وزيجاو وقد مزق بانخفاض جدرانها بنجاح |
0damın gökkuşağı çizgili duvarları var, | Open Subtitles | غرفتي في جدرانها قوس قزح مخطط |
duvarları bir daire oluştuyor. | Open Subtitles | تشكل دائرة داخل جدرانها. |
Eğer Mary oğlumla evlenir ve bu oğlumun ölümüne neden olursa senin de öngördüğün gibi bu kale duvarları içinde daha önce görülmemiş bir şiddetin alevlenmesine neden olur. | Open Subtitles | إذا تزوجت (ماري) ابني وتسبب ذلك في موته كما تنبأتَ، ستشهد هذه القلعة عنفا داخل جدرانها لم تشهد مثله من قبل. |
(Gülüşmeler) DU: Çekimlerin son günü Vila Cruzeiro'da oturuyorduk, içki içiyorduk, bir tepeye bakıyorduk, tepe evlerle doluydu çoğu ev bitmemiş görünüyordu. Tuğla duvarları vardı ama bazıları sıvalı ve boyalıydı ve birden aklımıza bir fikir geldi, bütün evler sıvalı ve boyalı olsa nasıl olurdu? | TED | (ضحك) إذًا وفي آخر أيام التصوير انتهى بنا المطاف في فيلا كروزيرو وكنا جالسين نحتسي الشراب ونطلّ على هذه التلة على كل هذه المنازل حيث بدا معظمها غير مكتمل كانت جدرانها من الطوب العاري ولكننا شاهدنا بعضًا من هذه المنازل والتي طليت وتمّ إكساؤها بالجص وفجأة جاءتنا هذه الفكرة: كيف ستبدو كلّ هذه المنازل لو طليت وتم إكساؤها بالجص؟ |
Mermer duvar ve mermer zamini var. | Open Subtitles | جدرانها و أرضيتها من الرخام |
Bunda apsedeki gibi kalın duvarlar yok. | Open Subtitles | لا تبدو جدرانها بالثخانة التي نتوقّعها من خراج |
Palladium o duvarlar arasında kaldığı sürece Atlantis'in asla düşmeyeceği söyleniyor. | Open Subtitles | داخل القبو الملكي هنالك تمثال يدعى الـ(باليديوم) يقال إنّ (أطلانطس) لنْ تسقط أبداً طالما هو موجود بين جدرانها |
Ama Janie, duvarlarına dokunamadığı binaları sevmez. | Open Subtitles | لكن (جايني) تبغض المباني التي لا تقدر على لمس جدرانها |
Ama Malefiz hiçbir insanı bir daha Moors'a dokundurtmayacak olan kendi duvarlarını yapmış. | Open Subtitles | إلّا أنّها شيّدت جدرانها الخاصّة بحيث لا تعاني "مورس" ثانيةً مِنْ لمسة أيّ إنسان |
Evet, Henry evinin bembeyaz duvarlarını ve halılarını mahvetmeye başladı bile. | Open Subtitles | أجل هنري) دمر كلياً جدرانها البيضاء وسجادها) |