Fakat onların hâlihazırda zaten bizi epeyce etkilediklerini söyleyen, çok tartışmalı bir fikir vardır. | Open Subtitles | لكن هناك فكرة واحدة جدلية جداً, تقول أنهم لعبوا دور رئيسى. |
Bir diğer değişle, sözlüğe bakıp kaynığını bulabileciğiniz kelime "ümit etmek" gibi, muhtemelen bir analizle karşılıklı anlaşılınabilecek bir kelime gibi değillerdir, bunlar, esas itibariyle tartışmalı kavramlardır. | TED | بمعنى آخر، ليس مثل كلمة الأمل، التي يمكن البحث عنها في القاموس وتستخرج أصل لها، وربما، يمكنك الوصول الى نوع من التحليل التوافقي، إنها في الأصل مفاهيم جدلية. |
Varmaya çalıştığım nokta, eyvahlar olsun fark ediyorum ki uzun zaman önce ölmüş olan Claude'la ilgili nispeten tartışmalı bir fikre sahibim. | Open Subtitles | ما احاول الوصول إليه هو أنني أجد نفسي أملك آراءً جدلية فيما يتعلق بالراحل كلود "رسام فرنسي" |
Bay Boyd'la tartışmalı bir ilişkimiz yokmuş gibi davranmayacağım. | Open Subtitles | لن أدعي أنني و السيد (بويد) لم نحظى بعلاقة جدلية |