Bu Yeni bir yaklaşımdı ve bu bizim akıl sağlığımızı biraz sorguluyordu. | TED | هذا نهج جديد وهو يترك بعض الشكوك حول صحة عقولنا. |
Bu bir çok kişiyi büyüleyen, Yeni bir ekonomik faktördür. | TED | هذا عامل إقتصادي جديد , وهو مذهل لمعظم الناس . |
"Karaya çıktıkları Panama'da, yerliler onlara Yeni bir denizin varlığından bahsetti." | Open Subtitles | رسوا في بنما حيث كشف لهم الهنود وجود بحر جديد وهو المحيط الهادي |
O zaman Yeni bir arkadaşın var ve sarışın. | Open Subtitles | حسناً، تعلمين أنه لديكِ صديق جديد وهو أشقر. |
Fakat gel gelelim ki, Yeni bir dönemin başlamasının tam da eşiğindeyken sadece evimizi değil aynı zamanda çocuğuna da yarar sağlayacakken sen de tutup arkamdan kurtlarla komplo kuruyorsun. | Open Subtitles | برغم أنّنا الآن على شفى عصر جديد. وهو ما لن يفيد موطنك فقط، بل وسيفيد ابنتك. وإذا بك تتآمر مع المذؤوبين من ورائي. |
Artık St. George'da Yeni bir sıfır tolerans politikası yürürlüktedir. | Open Subtitles | هناك قانون جديد وهو لا يوجد تسامح في مخيم القديس جورجس |
Bana sorarsanız, burada karşılaştığımız durum Çin açısından, Yeni bir durum, daha önce yüzleşmek zorunda kaldığımız herşeyden farklı. | TED | واريد ان اطرح عليكم رؤيتي فيما نواجهه اليوم ضمن السياق الصيني انه نموذج جديد وهو مختلف عن كل ما نعهده وعن كل ما كنا نعتقده |
Beraber yapacağımız şey Yeni bir proje ile bu tür yeni teknolojileri kullanarak, fetüsün döllenmeden doğuma dek gelişim aşamalarını görüntülemekti. | TED | وما كنا ننوي القيام به هو عملية مسح لمشروع جديد وهو عملية متابعة تطور الجنين منذ لحظة التخصيب الى الولادة باستخدام تلك النوعيات من التكنولوجيات الجديدة |
Yeni bir kanıt bulduk ve cuk oturuyor Miguel. | Open Subtitles | "لقد وجدنا دليل جديد وهو يخرجه من القضية "ميجيل |
Yeni bir müdür işe başlamış ve gaymiş. | Open Subtitles | أتضح أنهم عينوا مدير جديد وهو مثلىّ |
1798'de, Edward Jenner ilk aşıyı bulduğunda -- çiçek hastalığı içindi -- yalnızca bir hastalık için korucuyu bulmamıştı, Yeni bir düşünme biçimi de bulmuştu: hastalığı önleyebilecek o ilacı. | TED | في عام 1798، عندما اكتشف إدوارد جينر أول لقاح، كان لعلاج الجدري... حيث لم يكتشف علاجًا وقائيًا لمرض فقط، بل توصل إلى أسلوب تفكير جديد: وهو أن الدواء قد يمنع المرض من الحدوث. |
Artık Yeni bir sınır var: Dokunma. | TED | هناك أفقق جديد وهو اللمس. |
Yeni bir parti, Common Wealth kurulmuştu. Beveridge'i çağırdılar ve iki seçim kazandılar. | Open Subtitles | (حزب جديد وهو حزب (الكومنولث (طالب بتطبيق تقرير (بيفريدج |
Daphne'nin Yeni bir erkek arkadaşı var. İçi içini yiyor. - Baba. | Open Subtitles | دافن أصبحَ a خليل جديد وهو يَأْكلُه. |
Yeni bir kanun çıkarmışlar resmen, sana "kötü biri" denecek kadar kötüysen sana terörist damgası vuruyorlar. | Open Subtitles | انه قانون جديد وهو ان كنت شخص سيء بما فيه الكفاية سيختمون كلمة (ارهابي) على قميصك |