Taramalar o kadar kötüydü ki yalan söylemek zorunda kaldın. | Open Subtitles | اعني ، كانت الفحوصات سيئة جدًا لدرجة أنك كذبتٍ يشأنها |
İnanması güç de olsa bunlar dünyada sayısı en fazla omurgalılar ve pek çoğu o kadar küçük ki bir düzinesi bu tüpün içine sığabilir. | TED | صدقوا أو لا تصدقوا، هذه هي الفقريات الأكثر تواجدًا على الأرض لأن العديد منها صغيرة جدًا لدرجة أن هذا الأنبوب يمكن أن يسع دستة منها. |
Karbon yakalama ölçeği o kadar muazzam ki yakalama süreci sürdürülebilir olmalı ve bir malzeme birçok kez kullanılabilmeli. | TED | إن مستوى جمع الكربون ضخمٌ جدًا لدرجة أن عملية جمعه يجب أن تكون مستدامة، ولا يمكنك استخدام المادة مرة واحدة فقط. |
Düşünümekten bitap düştüm. o kadar zordu ki bir deri bir kemik kaldım. | TED | لقد كان الأمر صعبًا جدًا لدرجة أني أصبحت بهذا النحف. |
Öyle utanıyor ki, dışarı çıkıp arkadaşlarıyla bile karşılaşmak istemiyor. | Open Subtitles | إنّها خجلة جدًا لدرجة أنّها لاتقدر على الخروج ومقابلة أصدقائها. |
o kadar küçüktür ki, tespit edilemez; | TED | وهذا صغير جدًا لدرجة لا يمكن قياسها، لذلك لا نرى سلوك الموجة للقطة. |
o kadar geniş ki uçağın uçarak geçmesi tam bir dakika sürüyor. | TED | هو كبير جدًا لدرجة أنه سيأخذ من طائرتك عدة دقائق لتمر من خلاله. |
Ve bazen o kadar etkili oluyor ki, ABD hükumeti bunu bir silah olarak sınıflandırdı. | TED | وهو قوي جدًا لدرجة أنه في وقت من الأوقات قامت الحكومة الأمريكية بتصنيفه كسلاح. |
Bazen animasyonlarda kadınlar o kadar zayıf gösteriliyor ki belleri üst kolları aynı ölçüde. | TED | في بعض الأحيان، في الرسوم المتحركة، تكون الإناث نحيفات جدًا لدرجة أن يكون خصرها يقارب محيط أعلى ذارعها. |
Bazı orkideler o kadar inandırıcı bir eş olurlar ki böcekler üzerlerine boşalır ve değerli spermlerini harcarlar. | TED | بعض الأوركيد يقيمون علاقات مقنعة جدًا لدرجة أن الحشرات تقذف عليها، وتضيع حيواناتها المنوية القيمة. |
Peki ya bu uzaklaştırıcı güç o kadar güçlü olsa ki plastik bandın esneklik sınırını aşıp sonuçta da yırtılmasına sebep olursa? | TED | لكن ماذا إن كانت قوة التنافر قويةً جدًا لدرجة أنها تشد الرباط المطاطي ليتخطى حد مرونته، وتقطعه فعليًا؟ |
İlk grevden önceki gece o kadar gergindim ki uyuyamadım. | TED | ففي الليلة قبل اضرابنا الأول، كنت متوترة جدًا لدرجة لم أستطع النوم. |
o kadar siliklerki, haritada bile yoklar. | Open Subtitles | سيئون جدًا, لدرجة انهم ليسوا موجودين في قائمة العصابات. |
Hakimler o kadar korkmuşlardı ki hemen yeni mahkeme prosedürleri oluşturdular. | Open Subtitles | كانوا القضاة خائفون جدًا لدرجة إنهم شَرَعوا في تنفيذ إجراءات خاصة للمحكمة |
o kadar gizli ki, varlığı yokmuş gibi davranılıyor. | Open Subtitles | سرية جدًا لدرجة أن لا أحد يعلم بوجودها أصًلا |
o kadar seviyorum ki askere bile o yüzden gittim. | Open Subtitles | أحبها جدًا لدرجة أني أصبحت جنديًا يمكنك قتل أي شخص تريده |
Tanrım. Orası o kadar pis ki fareler bile kaçar, bilirsin. | Open Subtitles | يا إلهي، أنها كانت قذرة جدًا لدرجة تخرج الفئران من جدرانها، كما تعلم. |