"جدّها" - Translation from Arabic to Turkish

    • büyükbabası
        
    • dedesinin
        
    • büyükbabasının
        
    • dedesiyle
        
    • büyükbabasını
        
    • dedesi tarafından
        
    Bir büyükbabası vardı. Ama zavallı adam öldürüldü. Open Subtitles كان جدّها موجود لكنّه قُتل
    - Cokely'nin, büyükbabası olduğunu biliyordur. Open Subtitles - هي يجب أن تعرف كوكيلي جدّها.
    Zengin dedesinin büyüttüğü bir varis ve yanlış yola sapmış parti kızının biri ve sonra kazara bir ölüm onu kendine getiriyor ve kötü kızlıktan vazgeçiyor. Open Subtitles كانت وريثة ربّيت بواسطة جدّها الثري، فتاة حفلاتٍ سلكت طريقاً خاطئاً، ومِن ثمّ تجربة مع الموت جعلها تستيقظ وتُغيّر أسلوب الفتاة السيئة.
    Bence dedesinin hayat hikâyesini okumak, tarih kitaplarından tamamen farklı bir şekilde yazıya dökülmesini görmek ilgisini çekecek. Open Subtitles أعتقد أنها ستكون مهتمة في أن تقرأ عن حياة جدّها ... "سُطّرت بطريقة بحيث... "تظهر بشكل مغاير لما أوردته كتب التاريخ ...
    İşlediği tek suç, hasta büyükbabasının son dileğini yerine getirmekti. Open Subtitles إنّ الجريمة الوحيدة أنها كانت ملتزمة منحة أمنية جدّها المريض الأخيرة
    Peki, Suzanne Barbra'nın o gün dedesiyle konuşmak istediğini söyledi. Open Subtitles حسناً، إذن قالت (سوزان) أنّ التوأم المُزيّفة أرادت أن تتحدّث عن يوم وفاة جدّها.
    Bu küçük kız öldü, var olduğunu bile bilmediği gerçek büyükbabasını gördü. Open Subtitles ، لقد ماتت الفتاة الصغيرة و لقد رأت جدّها الحقيقي ، الذي حتى لم تعلم بوجوده
    Sonra büyükbabası taburcu oldu. Open Subtitles لكن بعد ذلك خرج جدّها
    Bu, Becky Himmler. Büyük büyükbabası, Nuremberg'deki savaş suçlarından yargılanmıştı. Onun da pek aşağı kalır yanı yoktu. Open Subtitles "هذه (بيكي هيملر)، حوكم جدّها الأكبر لجرائم حرب بـ(نيرومبرغ)، ليست ألطف منه"
    Bir kızdan büyükbabası ölmek üzereyken ayrılmıştım. Open Subtitles هجرتُ فتاةً قرب وفاة جدّها.
    Foster, bir kadın ve kızın büyükbabası olduğu iddia edilen bir adam. Open Subtitles (فوستر) و امرأة و رجلٌ ادّعى (فوستر) أنّه جدّها.
    büyükbabası ardında yüklü bir miktar borç bıraktı. Open Subtitles يسار جدّها وراء دين ضخم
    büyükbabası daima, çocuk nimettir dermiş. Open Subtitles جدّها قال طفل بركة
    Yüzüğün Dachau'den kurtulduğunu ama dedesinin kurtulamadığını duymak ister misin? Open Subtitles هل تريدون الاستماع إلى القصة كاملة لنجاة ..."هذا الخاتم من عصابة "داتشوا بالرغم من عدم نجاة جدّها من تلك العصابة؟
    Odette'nin dedesinin öldüğü zamanları biliyoruz, birisiyle görüşüyordu dedesinin onaylamadığı biri. Open Subtitles نحن نفهم أنّ في الوقت الذي مات فيه جدّها، كانت (أوديت) تُواعد شخصاً، -شخص لمْ يُوافق عليه جدّها .
    - dedesinin adını koymak istedim. Open Subtitles -على اسم جدّها
    Daha dün büyükbabasının neredeyse ikiye ayrıldığını gördü. Open Subtitles لقد شاهدتُ جدّها يكاد ينقسم لنصفين يوم البارحة
    - Abby büyükbabasının mezarında daha çok vücut parçası olabileceğini düşünüyor. Open Subtitles (آبي) تظنّ أن هناك المزيد من الأجزاء مخبّأة في سرداب جدّها
    Her şey yolunda. Christine dedesiyle birlikte çokça zaman geçiriyor. Open Subtitles يسنح لـ(كريستين) قضاء المزيد من الوقت مع جدّها.
    O depremde Weiwei sirkin sahibi olan büyükbabasını kaybetti. Open Subtitles بسبب هذا الزلزال فقد Weiwei جدّها مسؤول الحلبة الكبير السن
    Babası ailesini, o 5 yaşındayken terk etmiş, bu yüzden İkinci Dünya Savaşı sırasıında çalıntı sanat eserlerini aklayan, profesör dedesi tarafından büyütülmüş. Open Subtitles غادر والدها الأسرة عندما كانت في الخامسة فكفلها جدّها الأستاذ الذي كان يغسل أموال الفنون المسروقة أثناء الحرب العالمية الثانية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more