onu mutlu ettim ve aynı zamanda seni de oğlum olarak sevmeyi seçtim. | Open Subtitles | و حرصت على جعلها سعيدة وقد اخترتُ أيضاً أن أحبّك كابنٍ من صلبي |
Çünkü onu mutlu etmek dalaveresi için olmazsa olmazdı. | Open Subtitles | هذا لأنّ جعلها سعيدة أمر أساسياً لخُدعته. |
Eğer can sıkıntısının nedeni sen değilsen o zaman senin onu mutlu edememen mantıklı olur. | Open Subtitles | إذا لم تكن سبب مللها إذن يجب أن تعرف سبب إخفاقك في جعلها سعيدة |
Judith ve benim hâlâ evli olduğumuz ama sorunlar yaşadığımız vakitlerde güzel bir pırlanta küpe alarak onu mutlu etmeye karar vermiştim. | Open Subtitles | و لكن لدينا مشكلات لقد قررت أن أحاول جعلها سعيدة عن طريق شراء زوج لطيف حقاً من الأقراط الماسية لها |
Elinde biberon olan biri onu mutlu edebilir. | Open Subtitles | أي شخص مع قارورة حليب بوسعه جعلها سعيدة |
onu mutlu ettim. | Open Subtitles | ذلك جعلها سعيدة |
...onu mutlu eden kişi olmak istiyorum. | Open Subtitles | بدون جعلها سعيدة |
...onu mutlu eden kişi olmak istiyorum. | Open Subtitles | بدون جعلها سعيدة |
Albert onu mutlu ediyordu. | Open Subtitles | (ألبرت ) جعلها سعيدة . |