Onu yaralama gafletinde bulundum ve bu onu daha da acımasız hâle getirdi. | Open Subtitles | "لقد إرتكبت خطئاً مريعاً بجرحه فحسب، "مما تسبب فقط في جعله أكثر شراسة. |
O yırtıcıyı korkutup kaçırmaya çalıştım. Ama bu onu daha da saldırgan yaptı. | Open Subtitles | حاولت إخافة المفترس بالطبع، هذا جعله أكثر عنفاً |
Ama bu onu daha da çekici yapıyordu, | Open Subtitles | ذلك جعله أكثر جاذبية |
Caruso bana karıştığı halde utanç onu daha da sinirli yaptı. | Open Subtitles | إلاّ أنّ الشعور بالإحراج جعله أكثر جنوناً ...لذا إنكم تعلمون ماهو قادم ! |