Hayır, sorun değil. Yanımda getirdim. | Open Subtitles | لا كل شيء على مايرم, لقد جلبته الى هنا |
Tabii ki ben getirdim. | Open Subtitles | طبعا جلبته الى هنا. |
Onu buraya getirdim, kendi yanıma. | Open Subtitles | لقد جلبته الى هنا ليبقى معي |
Şeftali. Onu buraya çobuk yetiştirmeniz iyi olmuş | Open Subtitles | انه خوخ حسنا جلبته الى هنا في وقت مبكر هذا جيد |
Ama eğer bir kez daha Onu buraya getirirsen Tanrı şahidimdir ki, hayatın boyunca pişmanlık duyarsın. | Open Subtitles | ولكن لو جلبته الى هنا مرة أخرى أقسم بالله سوف تعيشين لتندمي على ذلك |
Sektöre getirdim. | Open Subtitles | جلبته الى القطاع |
- Onu eve getirdim. | Open Subtitles | - أنا فقط جلبته الى بيت. |
Onu Chicago'dan buraya ben getirdim. | Open Subtitles | لقد جلبته الى هنا (من (شيكاغو |
Bir kez olsun Onu buraya tekrar getirirmisin? | Open Subtitles | لمرة واحدة فقط هلا جلبته الى هنا؟ |
Ne bok yemeye Onu buraya getirdiniz? | Open Subtitles | لماذا بحق الجحيم جلبته الى هنا ؟ - همم ؟ |
Problem Ryan değil. Haklısın. Problem, Onu eve getiren bu aşırı ağaç düşkününde. | Open Subtitles | . (رايان) ليس المشكلة . شجرة النسب هى التى جلبته الى هنا |
Onu buraya boşuna sürüklemişim belli ki. | Open Subtitles | -وهو يقول انني من جلبته الى هنا |