"جلستُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • oturdum
        
    • oturup
        
    • oturmuş
        
    • oturmamın
        
    • oturursam
        
    • oturuyordum
        
    • otursam
        
    • Oturuyorum
        
    • oturmamda
        
    • oturmuştum
        
    • oturunca
        
    Kız kardeşim ölmeden bir gece önce, yatağının kenarına oturdum. TED وفي الليلة قبل وفاة شقيقتي، جلستُ على جانب سريرها،
    O otobüsün ön tarafına oturdu. Ben arkaya oturdum. Open Subtitles ذهبَت لمقدّمة الحافلة، أنا جلستُ في الخلف
    Buzdolabına gidip bir kaç bira aldım ve oturup televizyon izlemeye başladım. Open Subtitles و ذهبتُ إلى الثلاجة و أخذتُ بعض البيرة، و جلستُ أشاهد التلفاز.
    Düşündüm ki orada oturup senmiş gibi davranırsam, sorumluluklarının yükünü hissedersem yaptıklarını neden yaptığını belki anlarım diye düşündüm. Open Subtitles ظننت أني ربما لو جلستُ هناك وأتظاهر أن أكون أنت سأشعر بثقل مسؤولياتك وربما أفهم سبب فعلك ما تفعله
    Bu doğru olsaydı, bu kutunun içinde oturmuş, ikimizin de ölme ihtimalinden ölesiye korkuyor olmazdım. Open Subtitles لو كان ذلك صحيحًا، لما جلستُ في هذا الصُندوق، خائفَة من أن كلانا سيمُوت.
    Burada oturmamın sakıncası var mı dostum? Open Subtitles اسمع يا صاحبي، هل تمانع إن جلستُ هنا؟
    Ama burada ne kadar oturursam, o kadar fazla kalkmak istiyorum. Open Subtitles لكن كلّما جلستُ هنا مدّة أطول كلّما زادت رغبتي في الوقوف
    Olaydan bir gün önce adamın yanında oturuyordum ve nefesi kötü kokuyordu. TED حدث وأنني جلستُ بجوار ذلك الشخص في اليوم السابق، وشممتُ بأن لديه رائحة تنفس سيئة جدًا.
    Onunla saatlerce oturdum hayatının hâlâ bir anlam ifade ettiğini ona anlatmaya çalıştım aşırı derecede suçluluk hissetmesine, kayıp vermesine ve utanmasına rağmen hayatın onun üçüncü sahnesinde neler hazırladığını öğrenmesi için devam etmesini söyledim. Open Subtitles جلستُ معه لساعات أحاول إخباره أنه يمكن أن يعيشَ حياة ذا معنى حتى ولو كان مغموراً بالشعور بالذنب
    - Haklı olsan iyi olur, çünkü bir salyangozun üzerine oturdum. - Shh, shh. Open Subtitles حريٌّ بكِ أن تكوني محقّة لأنّني جلستُ للتو على بزّاقة
    Burada pek çok şüphelinin karşısında oturdum. Open Subtitles جلستُ مقابل الكثير من المشتبهين على ذلك الكرسيّ
    Karım kanserden ölürken o küçücük hücrede oturdum. Open Subtitles جلستُ في تلك الزنزانة الصغيرة بينمازوجتيّماتتمنالسرطان..
    Pekâlâ, bu an sana yeni olabilir ama ben bu koltukta oturdum ve bu konuşmayı yaptım ve bu konuşmayı yaptığım adam ölüm yolunda, ben hala buradayım. Open Subtitles هذهِ اللحظة قد تكون جديدة بالنسبة لك لكن سبق لي ان جلستُ في هذا الكرسي وخضتُ نفس هذهِ المحادثة بالذات
    En ön sırada oturdum ve beni fark etmedin bile. Open Subtitles علم دراسة العلامات والرموز في الأطار الاجتماعي جلستُ في الصف الامامي ولم تنتبه ألي أطلاقاً
    Bütün zamanım kendi elimde ve ben oturup... bunun gibi karmaşık senaryolar üretmeye başlıyorum. Open Subtitles دائماً ما يكون لدي الكثير من الوقت، واذا جلستُ وأبدأ في تخيل هذه السيناريوهات المعقدة
    Her gün pencerenin kenarına oturup aylarca onu bekledim. Open Subtitles جلستُ أنتظر أمام النافذة كلّ يوم لعدّة شهور
    Hayır, ben bütün gün burada oturup bu tarz şeyler uyduruyorum. Open Subtitles كلاّ، جلستُ هنا طوال يوم واختلقتُ أموراً.
    Kiralık arabanın içinde üç saat boyunca oturup, sırf onları izledim. Open Subtitles جلستُ في السيّارة المؤجّرة لثلاثِ ساعاتٍ، أُشاهد فحسب.
    45 dakikadır odanızın kapısında kıçımın üzerine oturmuş sizi bekliyordum. Open Subtitles ...في الـ 45 دقيقة الماضية جلستُ على مؤخرتي ...وانتظرتكم
    Onun yanında biraz oturmamın sakıncası var mı? Open Subtitles أتمانع لو جلستُ معها لبضع دقائق؟
    Annenin yanına oturursam gelirim. Open Subtitles سأفعل إنْ جلستُ على مقربة من أمّك
    Onla uğraşmayalım diye, sen takvimi işaretleyip günleri sayarken ben orada oturuyordum. Open Subtitles ـ كلا لقد جلستُ هُناك بينما كنتِ تأشرين .. على التقويم وتحسبين الأيام .لذا، لا يجب أن نتعامل مع هذا الآن
    Şimdi ben önde otursam gelirken de o önde otursa olmaz mı? Open Subtitles لكن يا أبتي، ماذا لو جلستُ أنا الآن بالمرتبة الأمامية وجلست هي بالمرتبة الأمامية بطريق عودتنا؟
    Neyse, 24 saat evde Oturuyorum. Open Subtitles لذا، على أي حال، جلستُ لمراقبة المنزل 24 ساعة.
    Buraya oturmamda sakınca var mı? Open Subtitles أتمانعون لو جلستُ هنا؟
    Okulun yanındaki duvara oturmuştum. Open Subtitles فقط جلستُ هُناك على الأحجار بالقرب من المدرسة.
    Hayır ama artık bir masanın arkasında oturunca, dünya farklı görünüyor. Open Subtitles لكن الآن, بعدما جلستُ خلف المكتب العالم يبدو مختلفاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more