Ona fıstık ezmeli bir sandviç yapmıştım, o orada öylece oturuyordu. | Open Subtitles | أنا جعلتها شطيرة زبدة الفول السوداني، وقالت انها مجرد جلس هناك. |
Arabadaki diğer adam orada bir buçuk saattir oturuyordu. | Open Subtitles | -الرجل الذي في السيارة الأخرى , قد جلس هناك لساعة و نصف |
Evini hiç terk etmedi sadece on yıl boyunca orada oturdu durdu ta ki sonunda kırık bir kalple ölene dek. | Open Subtitles | لم يترك منزله قط جلس هناك وحسب لعشر سنوات تقريباً قبل أن يموت أخيراً من حسرة القلب |
O gece bir kayanın tepesine tırmanıp şafağa kadar orada oturdu. | Open Subtitles | في تلك الليلة تسلق إلى قمة صخرة و جلس هناك منتظراً حتى الفجر |
Birkaç saat beklediğini söylemiş. Plâkayı almış mı? | Open Subtitles | جلس هناك لبضع ساعات. |
Gözlerindeki öfkeyle öylece oturuyordu. | Open Subtitles | جلس هناك بذلك الحقد في عيونه. |
Öyle oturuyordu. | Open Subtitles | جلس هناك وحسب . |
Annie gittikten sonra 20 dakika daha orada oturdu. | Open Subtitles | جلس هناك لـ20 دقيقة بعد أن غادرت. |
Onun gerçekten hayal kırıklığına uğrayacağını düşünmüştüm fakat sadece orada oturdu ve benim kararım bu dedi. | Open Subtitles | أعتقدت بأن ظنه سيخيب جدا .... ولكنه جلس هناك |
Kalem hırsızı her kimse ben Guantanamo muamelesi görürken öylece durdu. | Open Subtitles | أيا كان اللص اللذي سرق القلم فهو قد جلس هناك و شاهدني أتعرض لمعاملة سجناء جوانتنامو |
Orada öylece durdu. -Silahı yoktu. | Open Subtitles | جلس هناك وحسب ــ لم يملك سلاحاً |
bittikten sonra bir dakika boyunca durdu ve yağmurdan perişan halde bize baktı. ''Söyledikleriniz doğru ve insanların isteklerine boyun eğmeliyiz.'' | TED | ثم جلس هناك لدقيقة كاملة بعد أن إنتهوا و نظر ناحيتنا باستسلام تحت المطر ثم قال، "ما ذكرتموه صحيح و لابد أن نرضخ لرغبة الشعب |
Birkaç saat beklediğini söylemiş. | Open Subtitles | جلس هناك لبضع ساعات. |