"جمالها" - Translation from Arabic to Turkish

• güzelliği
• güzelliğini
• güzellik
• güzelliğiyle
• güzelliğinin
• güzelliğine
• güzelliğinden
• seksi
• güzellikte
• kadar güzel
• güzelliğin
• hayal gücüne

Onların güzelliği bizi renk, tat ve dokunma ile içe içe geçirir.
جمالها الذي يغطس بنا في لونها و طعمها و ملمسها.

Bunun bileşimi, bunun güzelliği, şekli, ve buna dahil olmuş hikayeler, aynı zamanda içindekini korumuş olması.
انها مزيح من ذلك في جمالها وشكلها وبكل القصص المرتبطة بها فضلاَ عن حقيقة انها تحمي محتوياتها

güzelliğini görmüyorlar ama, insanlar bulutların kendisini bile fark etmiyorlar, Araya girerek güneşi engelleyene kadar.
إنهم لا ينتبهون إلى جمالها ، ولا يمكنهم حتى ملاحظة السُحب إلا إذا اعترضت طريق الشمس

Kibirli ve kötü olan üvey annesi Kraliçe, Pamuk Prensesin güzelliğinin, kendi güzelliğini geçeceğinden korkar. Ve onu paçavralar içinde hizmetçi olarak çalışmaya zorlar.
زوجة أبيها الملكة الشريرة خافت أن جمال سنوهوايت سوف يتفوق على جمالها

Bu kızın hiç ihtiyacı yok. Onda doğal bir güzellik var.
انا لم اجري لها اي عمليات تجميل لها ان جمالها طبيعي

Onun güzelliğiyle kıyaslanacak başka çingene bulamazdın.
لم تكن هناك غجرية اخرى تنافس روعة جمالها

Onda seni çeken şey güzelliği mi, yoksa halefim olarak seçeceğim erkekle evlenecek olması mı?
أليس جمالها هو ما يجذبك أو أن الحقيقه فى أنها يجب أن تتزوج الرجل الذى أختاره ليخلفني

Onda seni çeken şey güzelliği mi yoksa halefim olarak seçeceğim erkekle evlenecek olması mı?
أليس جمالها هو ما يجذبك أو أن الحقيقه فى أنها يجب أن تتزوج الرجل الذى أختاره ليخلفني

Beni, onca güzelliğin içinde niçin onun güzelliği etkilemişti?
لماذا من بين كلّ هذا الجمال الممكن, جمالها وحده الذي أدهشني؟

güzelliği hakkında hiçbir fikri yok. Berbat durumda.
ليست لديها فكرة عن مدى جمالها إنها مشكلة، هذا رائع

Nereden aldıysam geri iade edeceğim çünkü onun güzelliği karşısında sönük kalıyor.
مين أن حصلت عليها سوف أعيده لأن جمالها يطغي عليها

Biz şeref duyuyoruz tepelerin kızıyla, onun güzelliği Shiva'yı büyüledi.
نحن نغني لتمجيد إبنة التلال التي سحر جمالها شيفا

Küçük bir maskara gözlerinin güzelliğini ortaya çıkaracak.
القليل من مُجمّل الرموش سوف يظهر جمالها.

Gözleri ve yüzü, güzelliğini zerafetini ve rengini kaybedecek bedeni toprağın olacak tekrar dönmemek üzere.
عيناها فمها جبهتها التي ستفقد جمالها ونَظَارتها ولونها تحت الأرض

Ay ışığına da açsa güzelliğini en ürkek kız vermiş olur kızlığını.
ان الفتاة الجميلة ستكن كثيرا الاسراف اذا كشفت عن جمالها للقمر

Birisi neden kendi doğal güzelliğini kapatmak istesin ki?
لماذا يريد أي شخص ل تغطية جمالها الطبيعي؟

Dedem dedi ki, New York'u tüm güzellik ve ihtisamıyla göreceksin
جدي قال لقد رأيت نيويورك في كامل جمالها ورونقها

Soğuk ve sert. ama güzelliğiyle kalbini delip geçebilir.
باردة وجافة كما يقول البعض لكن جمالها يمكن أن يُشرح صدركِ.

Ve şimdi çingene kardeşlerim... onun önünde diz çökmeye... ve istediği gibi, güzelliğinin Zobar'ı nasıl ele geçirdiğini göstermeye karar verdim.
ولهذا قررتُ، اخوتي الغجر أن انحني أمامها كما طلبتْ هي مني، لأري الجميع أن جمالها سيطر على زوبــار

Bu kadınlar, karımın güzelliğine güzellik katıyorlar.
هُنّ يُثرين جمالها ويستقبلن بعضًا منه في المقابل.

Biliyorum, tıpkı anneme benziyorum ve annem de güzelliğinden pek memnun değildi.
أعلم، إنّني أشبهها تماماً و أمّي لم تكن.. مرتاحة إلى جمالها..

Öylesine seksi biri bir budalaya sadık olmamalı.
واحدة فى مثل جمالها لا يمكنها ان تكون مخلصة لأبله

Kaçınız bu sabah ressamların yarısı güzellikte resim yapabileceğini düşündü?
من كان يظن أن لوحته ستكون بمثل جمالها عندما بدأتم؟

Diğer kuğular ona bakıp ne kadar güzel, demişlerdi.
نظرت البجعات الأخريات إليها وتعجبوا من جمالها.