kanatlarının üzerindeki göğüs kafesine denk getirdiğimden emin olmak istiyorum, böylece askıda kaldığında, kanatlarını serbestçe hareket ettirebilsin. | TED | أريد التأكُّد من أنني وضعته على صدره فوق جناحيه بحيث عندما يتم تعليقه، لا تزال الأجنحة لها حرية الحركة. |
Söylemek istediğim Tripp'in kanatlarını açıp uçma vakti geldi. | Open Subtitles | ما أقوله حان الوقت لتريب ليفرد جناحيه رائع |
Bedeni küçük ama kanat çırpışı hareket sensörünü etkilemeye yetecek kadar güçlü. | Open Subtitles | هو صغير الجسد, لكن جناحيه قوية يما فيه الكفاية لإطلاق مجسات الحركة |
Bir kırlangıcın havadaki ivmeli hızını kaybetmemek için... .. her saniyede 43 kere kanat çırpması gerekir. | Open Subtitles | لكى يحافظ على سرعة الطيران يحتاج طائر السنونو أن يحرك جناحيه ثلاثة و أربعين مرة فى الثانية |
Öğretmen her çan çalışında bir meleğin kanatları olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | المعلّمين يقولون بأن كلما يدق الجرس فإن ملاكاً يحصل على جناحيه |
Gelişimini tamamlamış kanatlarıyla göklerde dört bir yana uçsun. | Open Subtitles | جناحيه إكتمل نموها و يمكنها التعامل مع الرياح |
Her çan çaldığında bir melek kanatlarına kavuşur. | Open Subtitles | كلما سمعت دقات الجرس هذا يعني بأن ملاك ما قد حصل على جناحيه |
Onları Mısır'dan çıkardı tıpkı yavrularını kanatlarında taşıyan bir kartal gibi. | Open Subtitles | يقودهم خارج مصر كالنسر الذى يحمل صغاره فوق جناحيه .... |
Sonra yine dirseklerden kaldırın. Bir kartalın kanatlarını açması gibi. | Open Subtitles | ثم أرفعنها مجددة ، كالصقر الذي يمدد جناحيه. |
Yavru baykuş kanatlarını kuru tutmak için çırpıyor, ama çabaları boşuna. | Open Subtitles | يخفق البوم الصغير جناحيه في محاولة عقيمة لإبقاءهما جافيّن |
"Ölüm Meleği kanatlarını şiddetli rüzgara yaydı ve geçerken hasımlarının yüzüne karşı nefes aldı. | Open Subtitles | ملك الموت يبسط جناحيه على الانفجار, وتنفس بوجه العدو كما الذبلان. |
Sürünüyor kanatlarını açıyor ve saldırmaya hazırlanıyor. | Open Subtitles | أنه يزحف خارجاً يمد جناحيه و يستعد للهجوم |
Benzer bir kanat çırpışı var ama açık renkleri dikkat dağıtır. | Open Subtitles | مثل جناحيه, لكن الألواناً الساطعة اكثر تشتتاً |
Üç metrelik kanat açıklığı, çok az bir eforla onun gün boyu yüzlerce kilometre uçarak, hayvan leşi aramasına imkân sağlar. | Open Subtitles | مدى جناحيه ذو التسعة أقدام يحمله مئات الأميال يومياً في البحث عن الجيف الحيوانية، بجهد قليل جداً. |
Ama o kuşun kanat çırpışını gördükten sonra vay anasını dedim be. | Open Subtitles | ولكن عندما رأيت ذلك الطائر الصغير يرفرف جناحيه جميل جداً |
Öğretmen her çan çalışında bir meleğin kanatları olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | المعلّمين يقولون بأن كلما يدق الجرس فإن ملاكاً يحصل على جناحيه |
O, bana yardımcı oldu kendi kanatları altına götürdü. O aslında bizim için savaştı | Open Subtitles | لقد ساعدني ، أخذني تحت جناحيه لقد حارب من أجلنا في الحقيقة |
Böylece, basit bir şekilde kendi kendine geçinen bu genç ve güzel çello sanatçısını kanatları altına aldı. | Open Subtitles | لذا , هذه عازفة الكمنجة الصغيرة الجميلة من , بشكل اساسي تعيش معتمدة على نفسها هو اخذ هذه الفنانة الصغيرة تحت جناحيه |
Sekiz kiloluk, güvercin yiyen kas yığınları, sizden beş kat büyük kanatlarıyla saatte 200 millik hızlarıyla, avlarını kolayca yakalarlar. | Open Subtitles | عشرون رطلا من العضلات التي تأكل الحمام وامتداد جناحيه أكثر منكم بخمسة مرات يحبون الهجوم بغتة على الفريسة وسرعتهم تتجاوز 200ميل في الساعة |
"...ve sen O'nun kanatlarıyla korunacaksın." | Open Subtitles | "و تحت جناحيه سيحميك " |
- Neyi? Her çan çaldığında bir melek kanatlarına kavuşur. | Open Subtitles | كلما سمعت دقات الجرس هذا يعني بأن ملاك ما قد حصل على جناحيه |
Seni kanatlarının altına alır, onların altına sığınırsın. | Open Subtitles | سوف يحميك بريشه وتحت جناحيه سوف تجدين الملجأ اخلاصه سيكون درعك و وقائك |
Onları Mısır'dan çıkardı tıpkı yavrularını kanatlarında taşıyan bir kartal gibi. | Open Subtitles | يقودهم خارج مصر كالنسر الذى يحمل صغاره فوق جناحيه .... |