Sadece limon, Hindistan cevizi, üzüm çekirdeği yağı, şifalı otlar... | Open Subtitles | لا تكن جباناً هكذا إنها مجرد ليمون، جوزة الطيب بذور عنب زيتية، أعشاب |
Hindistan cevizi ve frenk soğanı birlikte şaşırtıcı derecede iyi. | Open Subtitles | جوزة الطيب والثوم المعمر رائعان معا بشكل مفاجيء |
Hey Hindistan cevizi, gidiyoruz! | Open Subtitles | يا جوزة الطيب لنذهب |
Bir muskat karışımı cinayete ait tüm delilleri gizleyebilir. | Open Subtitles | هو إعداد جوزة الطيب مناسب لمحو أي أو جميع علامات القتل. |
muskat karışımı teyzemin Yılbaşı'nda bana vereceği bir şey gibi. | Open Subtitles | إداد جوزة الطيب يبدو وكأنه شيء عمتي تقدمه لي في عيد الميلاد. |
Tatillerde içine müskat koyuyorlar. - Ne buldun Abs? | Open Subtitles | لقد وضعوا فيها جوزة الطيب من أجل العطلات. |
Hint cevizi, tarçın... Tatlı patatese ne koyulursa! | Open Subtitles | جوزة الطيب والقرفة، وأياً كان ما يجعل هذه البطاطا الحلوة لذيذة! |
Hindistan cevizi gerek. | Open Subtitles | نحتاج جوزة الطيب |
Ne zaman Rick sabahlıyor olsa, kahvesine Hindistan cevizi katardım. | Open Subtitles | كلّما انشغل (ريك) طوال الليل، فإنّي أرشّ جوزة الطيب في قهوته. |
Biraz Hindistan cevizi ekledim. | Open Subtitles | أضفت بعض جوزة الطيب |
Hindistan cevizi. Hindistan cevizi. | Open Subtitles | جوزة الطيب جوزة الطيب |
Hindistan cevizi ve safran var mı diye sordum. | Open Subtitles | -سألت إن كان لديهم جوزة الطيب والزعفران |
Hindistan cevizi. Artık Kanca'ya da yaparsın. | Open Subtitles | جوزة الطيب والآن بإمكانك إعدادها لـ(هوك) |
Hindistan cevizi. | Open Subtitles | جوزة الطيب. |
Sadece birisi bazı cinayet mahallerinin muskat koktuğunu söylüyor. | Open Subtitles | فقط إدعائات ، و إحتمالات لمسرح جريمة رائحة مثل جوزة الطيب. |
Görünüşe göre hepimiz muskat nöbetine hazırız. | Open Subtitles | - يبدو وكأننا تم تعيينا كافة للبحث عن جوزة الطيب |
Evet, muskat gibi kokuyor. Ama sadece muskat mı kokuyor? | Open Subtitles | بالفعل، تنبعث منه رائحت جوزة الطيب. |
Annem de baharat rafında muskat saklıyor. | Open Subtitles | أمي تبقي جوزة الطيب رف التوابل. |
Arkadaş, içinde ne var bunun, muskat mı? | Open Subtitles | أقصد ، هل هناك " جوزة الطيب " فيها؟ |
Annie, müskat rendesi gerekecekmiş. | Open Subtitles | أحتاج مبشرة جوزة الطيب لإعداد شرابك. |
Hint cevizi koydu! | Open Subtitles | أضافت جوزة الطيب! |
Yani eski öğrencilerinden biri muskatı biliyormuş. | Open Subtitles | هو جوزة الطيب. اذا ، احدى الطلاب القداما معجب بجوزة الطيب. |