- Evet beyler, bundan sonra artık parayı cebimde hissedebilirim. | Open Subtitles | نعم، سيدي، أنا الان اشعر أن المال في جيبي الآن |
Desjarden'ın işten çıkarılmasını sağlar ve... cebimde yüklü bir miktarla ayrılırdım. | Open Subtitles | لقد تم طردها واستقالتها وسنتواصل الى تسوية ضخمة من جيبي الخاص |
cebimde haplar var. Seni, onlardan birini bana vermen için ikna edebileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | لدي علبة أقراص في جيبي لا أعتقد ان بإمكاني إقناعك ان تعطيني قرصاً |
Madam. İyi ki, bavulum yerine cebime bir yedek koymuşum. | Open Subtitles | سيدتي لحسن الحظ حزمت مناديلي في جيبي بدلاَ من حقيبتي |
O büyük bir hataydı. İşten çıkarken yanlışlıkla cebime atmışım. | Open Subtitles | لقد وضعته عرضياً في جيبي كما تعلم، عندما أغادر العمل |
- Evet. Ama yüzüğün cebimden düştü. Her yeri aradım, bulamadım. | Open Subtitles | لكن خاتم خطوبتك وقع من جيبي ولا يمكنني ولقد فسد الأمر |
cebimde bir şişe var. Elinden geldiğince çabuk Başkan'a götür. | Open Subtitles | ثمّةَ قارورةٌ في جيبي خذها إلى الرئيس بأسرع ما يُمكن |
Daha saat erken ve cebimde bir sürü çatapat var. | Open Subtitles | مازالت الليلة في أولها، وأنا لدي شمعة رومانية في جيبي |
Fırsat ayağıma geldiğinde de, borçla alınmış uçak bileti ve cebimde 20 dolarla iki okyanus aştım. | TED | حين أتت الفرصة عبرت محيطين وبحوزتي مال اقترضته لشراء بطاقة الطائرة و20 دولارًا في جيبي |
ZK: Sıradaki teknolojimiz aslında üç metrelik bir direk ve şu an benim cebimde duruyor. | TED | ز.ك: الآن، تقنيتنا التالية هي بالفعل عصا طولها 10 أقدام، وها هي هنا في جيبي. |
Bu parçalar cebimde bulunan ve haberleşme ve hesaplama cihazı işlevi gören cep telefonu ile iletişim halinde. | TED | وهذه المكونات تتواصل مع هاتف متنقل في جيبي والذي يتصرف كأداة أتصال وحوسبة |
Nasıl olduysa, cebimde bir şişe iyi cins çavdar viskisi var. | Open Subtitles | كما أنّ لديّ زجاجة من الويسكي الممتاز في جيبي. |
Biri bana kumar oynamam için para verdiğinde cebime indirip kaybettiklerini söylerim. | Open Subtitles | عندما يعطيني أحدهم مالا لكي أقامر أضعه في جيبي وأقول أنني خسرت |
Christian eşcinsel olduğu için dövüldüğünde ellerime cebime koydum ve hiç farketmemişim gibi başım öne eğik halde yürüdüm. | TED | حين ضرب كريستشن لكونه مثليًا، وضعت يديّ في جيبي وسرت مطرقا كأني لم ألاحظ. |
Bunu cebime koyacağım. Ben miyopum, İlerideki işaretlere bakıyorum, onları zorlukla görüyorum. | TED | يجب أن أضع هذا في جيبي. أنا قصير النظر. أنظر الى العلامات في النهاية، أستطيع رؤيتها بصعوبة. |
Ama ben cebimden hesap makinamı çıkartıp hesap yapınca, tek gerçek olgu elektronik devreler ve onun davranışı. | TED | لكن عندما أخرج حاسبة جيبي و أعمل الحسبة، الظاهرة الضمنية الوحيدة هي الدارة الإلكترونية و سلوكها |
Yine de, kendi cebimden 30,000 koyabilirim. | Open Subtitles | على أيّ حال، يمكنني أن أدعمك بـِ 30.000 من جيبي الخاص |
Bana güvenir. Yardım edersen, çaldığı parayı kendi cebimden öderim. | Open Subtitles | إن ساعدتني , فسأعيد لك المال الذي سرقه من جيبي الخاص |
Turnike Güzeli için Gabey'e yardım ediyoruz. | Open Subtitles | كلا ، نحن نساعد جيبي ليعثر علي الآنسة تيرنستايل |
Dışarıdan bakıldığında içki içiyor, dart oynuyor, cebimdeki kutusundan yaban mersini yiyor gibi görünebilirim ama hepsi sürecin birer parçası. | Open Subtitles | ربما ظاهريًا سيبدو انني أشرب وألعب السهام واكل زبيب من علبة بداخل جيبي لكن كل هذه الامور جزء من العملية |
Cebimi kontrol et. | Open Subtitles | -تفقّد جيبي الأماميّ . -{\fnAdobe Arabic}.تفقّد جيبي |
Kişisel bir not olarak, Bierstadt'ın resminin bir fotokopisi, gerçekten cebimdeydi | TED | وعلى صعيد شخصي، كان عندي نسخة للوحة بيرشتاد في جيبي. |
Oldukça özenli, her cepte kopya yazılmış küçük kağıt parçaları. | Open Subtitles | الغش الورقي كنت اكتب التفاصيل على قطع صغيرة من الورق و اضعهم في جيبي |
Gördügüm kadariyla paralarinin benim elimde olmasi daha iyiydi. | Open Subtitles | نظرتي للأمر كانت أن مالهم كان أفضل في جيبي |
Hayır. Güvenli biryerde saklıyacağıma yemin ettim. Bu cebim olamaz. | Open Subtitles | وعدت بالأحتفاظ به في مكان اّمن لا يفارق جيبي أبدا |
- Jeppe'ninkine benzer. - Evet. Bir şey duyan ya da gören olmamış. | Open Subtitles | مثل ما حدث لـ جيبي - نعم, لم يسمع أو يرى أحد أي شيء - |
Anne, sapanım bu kıyafetin cebine girmiyor ve bu şort insana hiç hayal kurabileceği bir rahatlık sağlamıyor. | Open Subtitles | أمي ، نبيطتي لا تتسع جيبي وهذا السروال القصير لم يدع شيئاً للمخيّلة |
para o kadar hızlı el değiştiriyor ki muhtemelen benim cüzdanımda da işaretli bir onluk bulabilirsin. | Open Subtitles | لو تتبعت التداول السريع للعملات فربما تجد ورقة معلّمة من فئة العشرة دولارات في جيبي |