Ancak sanırım olay şu, benim için ya da ailem için yeterince iyi olan şey, artık o kadar da iyi değil. | TED | ولكن الافتراض الآن ما كان جيدًا لي ولأهلي، لم يعد جيدًا بما فيه الكفاية. |
Eğer emzirme desteğimiz çok yönlü değilse, yeterince iyi değildir. | TED | إن لم يكن دعم الإرضاع لدينا متعدد الجوانب، فإنه ليس جيدًا بما فيه الكفاية. |
Hayatımı bu evde sırf sen yeterince iyi olduğumu söylene kadar pratik yaparak geçirttiğin için. | Open Subtitles | على قضاء حياتي في هذا المنزل أتدرب و أصلي أن تخبرني أخيرًا أنني جيدًا بما فيه الكفاية. |
Hayır, hayır, hayır... Bu yeterince iyi değil. | Open Subtitles | لا، لا، لا، هذا ليس جيدًا بما فيه الكفاية |
Hava yeterince güzel olduğu için... | Open Subtitles | و لأن الطقس كان جيدًا بما فيه الكفاية... |
Düzen bana yeterince iyi davrandı. | Open Subtitles | النظام عاملني جيدًا بما فيه الكفاية |