İnsanların telefon direklerinde sallandıklarını gördüm, komşuları tarafından linç edilmişlerdi. | Open Subtitles | لقد رأيت اناس مشنوقون في اعمدة الهاتف, معدومون من قبل جيرانهم |
Yüzyıllardır kirli saçlar, durmadan komşularına savaş açmaktaydı, çünkü komşuları, şampuanın formülünü biliyordu. | Open Subtitles | لقرون، كان ذوو الشعر القذر في حالة حرب مع جيرانهم لان جيرانهم |
Kızlar, asılan komşuları sevmezler. | Open Subtitles | لا يفضلن الفتيات إقامة علاقات مع جيرانهم |
Yalnızca kendilerinin değil komşularının kakalarını da vücutlarına alıyorlardı. | TED | ليس ذلك فحسب بل تنبهوا إلى أنهم كان يبتلعون قاذورات جيرانهم. |
New York'ta yaşayan insanların komşularını tanımak için zaman harcamadıklarını duymuştum. | Open Subtitles | ولقد سمعت دائماً أنا الناس في نيويورك لا يتعرفوا على جيرانهم. |
Her zaman yaptıkları gibi komşularına yardım etme çağrısına cevap vermişlerdi. | TED | قاموا بما كانوا يقومون به دائما: أجابوا نداء خدمة جيرانهم. |
Amerikalıların yalnızca %8'i komşularıyla anlamlı sohbet ettiklerini bildiriyorlar. | TED | يروي ثمانية بالمئة من الأمريكيين إجرائهم لمحادثات عميقة ومفيدة مع جيرانهم. |
Bu çok heyecan verici, çünkü milyonlarca çocuk ve ailenin artık bunu elde etme şansı olacak ve bunu kendi komşularından alacaklar. | TED | لذا فإن هذا كله مثير جدًا لأن الكثير والكثير من ملايين الأطفال ستتاح الآن لهم فرصة للحصول عليها، وسيحظون بها من جيرانهم. |
Yeni komşuları, ön bahçeden büyük bir yer istiyorlardı ve... çiftli karavanlarını Joy ile Darnell'ın yakınına parkettiler. | Open Subtitles | جيرانهم الجدد أرادو الحصول على ساحة مقدمة بيت أكبر لذلك قربو المسافة بين بيتهم وبيت جوي ودارنيلل لفعل ذلك. |
komşuları gelip tanınmış bir aktörün sosyal tıbbın kötülüklerini anlattığı bir plağı dinlemeye davet ettiler. | Open Subtitles | حيث دعوا جيرانهم ليأتوا ويستمعوا إلى شئ مُسجل من قِبل ممثل مشهور |
komşuları ödül için haber vermiş. Ben... | Open Subtitles | أحد جيرانهم اتصل بهم حتى يحصل على الجائزة |
- Bu insanlar komşuları ölüyor diye mi korkuyorlar yoksa onları asıl öldüren korku mu? | Open Subtitles | بسبب موت جيرانهم أم أن الخوف هو ما يقتلهم؟ |
İnsanlar, komşuları ölmeye başlayınca yaşamayı özgürlüğe tercih ediyorlar. | Open Subtitles | ،الناس، يقودهم الخوف يختارون الاستقرار على الحرية عندما يروا جيرانهم موتى |
Hatta komşuları bile onların hiç iyi insanlar olmadıklarını söylüyor. | Open Subtitles | في الواقع، حتى جيرانهم يعتقدون أنهنّ لسن جيدات |
Aileleri için, komşuları için... ..ülkenin geleceği için onarım çalışmalarını sürdürecek gönüllüler lazım. | Open Subtitles | لأجل عائلاتهم. لأجل جيرانهم. نحتاج لمُتطوعين لتنفيذ عملية الإصلاح من أجل مُستقبل هذا البلد. |
İnsanlar komşularının daha az elektrik kullandığını görünce daha az harcamaya başlıyorlar. | TED | وعندما يكتشفون بأن جيرانهم يستخدمون طاقة أقل. يبدأون باستهلاك طاقة أقل. |
komşularının şirket beyzbol maçlarında oynarlar. Bu cumartesi gibi... | Open Subtitles | يلعبون مع اصحاب جيرانهم في فريق البيسبول يوم السبت |
İnsanlar komşularının tuvalette bomba yaptığını düşünüyor. | Open Subtitles | لأشخاص يعتقدون بأن جيرانهم يقومون بصع قنابل كيماوية في حماماتِهم |
Ücretsiz İngilizce kursları komşularını daha iyi tanımalarına ve satış yapmalarına izin vererek insanların Uganda topluluğuyla kaynaşmalarını sağladı. | TED | و دروس اللغة الإنجليزية المجانية ساعدت الناس على الإنخراط في المجتمع الأوغندي. وسمحت لهم بالتعرف على جيرانهم وبيع بضائعهم. |
Ve keşke sizin gibi daha çok insan olsa, çünkü bu odada aynı durumda olan ve komşularını tanımayan daha çok kişi olduğuna bahse girerim. | TED | وأتمنى أن يكون هناك الكثير من الناس مثلك، لأني أراهن أن كثير من الناس في الغرفة يعيشون في موقف مشابه ولا يعرفون على الأغلب جيرانهم. |
Bırak bebekleri öldürsünler, kafalarla polo oynasınlar ve komşularına işesinler. | Open Subtitles | إتركهم يذبحوا الأطفال , يلعبوا العصا والكرة بالرؤوس ويتبولوا على جيرانهم |
komşularıyla yemek, malzeme ve hayatları boyunca kazandıkları bilgileri paylaşarak görüşürler. | TED | يتواصلون مع جيرانهم ويشاركونهم الغذاء والمؤونة والحكمة التي اكتسبوها خلال حياتهم الطويلة. |
Neredeyse her seçmen zorluk çekmenin ne demek olduğunu ya kendilerinden, ya ailelerinden ya da komşularından dolayı çok iyi biliyordu. | TED | تقريباً كل الناخبين يعرفون معنى الصراع، إما في أنفسهم أو عائلاتهم أو حتى جيرانهم. |