"جيوبه" - Translation from Arabic to Turkish

    • Ceplerini
        
    • Ceplerine
        
    • cepleri
        
    • cebini
        
    • cebinde
        
    • cebinden
        
    • ceplerinde
        
    • cebine
        
    • Cüzdanı
        
    • Cepleriniz
        
    İlk olarak, Ceplerini boşalttığın birine asla arkanı dönme. Open Subtitles أولاً. أبداً لا ترفض الرجل الذي افرغ جيوبه
    Silahı var mı dedim, Ceplerini boşalt demedim. Open Subtitles قلت لك تأكد بأنه غير مسلح. لم أقل لك أفرغ جيوبه.
    Eğer kurban ayağa kalkıp Ceplerini boşalttı ve sonra da sahile gidip, yüzüne yüzüne vurduysa, bu çok garip bir elektrik çarpması olurdu, beni anlıyorsunuzdur, efendim. Open Subtitles كانت صعقة كهربائية غريبة لو أن ضحية قام وفرغ جيوبه ثم ذهب للشاطئ وضرب نفسه بوجهه
    Senin yardıma ihtiyacın var hazır başlamışken Ceplerine de bakın. Open Subtitles آسف يا ابي,تحتاج الى مساعدة تحقق من جيوبه
    Bu adam kesinlikle soyulmuş gibi cepleri ters düz edilmiş. Open Subtitles الرجل بالتأكيد تبدو وكأنه كان سرقة. يتم تشغيل جيوبه بها،
    Yaptığı şey kendi cebini doldurmak ve kalkınma fonunu şişirmek. Open Subtitles إنهً يبطن جيوبه بأوعية الوظائف التوزيع التراكمي
    Çünkü burada... elleri cebinde olan tek sapık sensin. Open Subtitles لإنك المنحرف الوحيد هنا الذي يضع يده .. بداخل جيوبه في ملعب للأطفال
    Ceplerini karıştırdım, bulduğum anahtarın seninki sandım bir tornavida bulup, kapıyı zorladım. Open Subtitles لذا فتشت جيوبه .. و وجدت مفتاحكِ أخذته وأحضرت مفك وأتلفت قفل الباب
    Burada ilgisiz kimyasalları karıştırıp, gereksiz malzemeler üretiyor soluduğumuz havayı kirletirken, Ceplerini dolduruyordu. Open Subtitles هنا المكان حيث يملأ جيوبه بالنقود عن طريق خلط المواد الكيماوية لصنع منتجات غير ضرورية حينما يلوث الهواء الذي نتنفسه
    Önceki sahibi öyle muhteşem bir manzaraya sahipmiş ki Ceplerini taşlarla doldurup havuza atlamış. Open Subtitles المالك السابق شاهد منظر خلاب قبل أن يملي جيوبه بالصخور ويقفز داخل المسبح
    Polisi aradım. Onlar gelmeden Ceplerini karıştırdım. Bir kira çeki ve anahtar buldum. Open Subtitles اتصلت بالشرطة، ثم بحثت في جيوبه قبل وصولهم و وجدت إيصال إيجار و مفاتيح.
    Şehrin hazinesinden çok Ceplerini nasıl doldurduğuna şahit olacaksınız. Open Subtitles سوف تسمعون كيف أنه بدلا من ملء خزانة المدينة فقد كان يملأ جيوبه هو.
    - Anahtarlar için Ceplerini arayamazdım ya. Open Subtitles لم يمكن أن أفتش بالضبط في جيوبه عن المفاتيح
    Havuza girmeden önce kardeşinin Ceplerine taş doldurmadığına emin ol! Open Subtitles قبل أن تدخل حمام السباحة انتبهي له وافرغي جيوبه من الصخور
    Numara yapıyor. Ceplerine bak. Cüzdanını al. Open Subtitles إنه يتمارض فتش جيوبه وأخرج المحفظة
    cepleri karıştırılmış ama Cüzdanı ve cep telefonunu yakında bulduk. Open Subtitles كلا .. لقد تفرغت جيوبه لكن هاتفه ومحفظته وجدت قريبة
    Birazdan cepleri şekerlerle dolu bir adam gelecek ve onu gıdıklayabilirseniz size şeker verecek Open Subtitles هناك رجل ينزل نحو الأسفل يحمل الحلوى في جيوبه إذا قمتم بدغدغته سوف يعطيكم إياها كلها
    Sen de onun cebini doldurmak için daha çok çalışacaksın. Open Subtitles وستقوم أنتَ بالقيام بذلك بشكل أكبر، لكي تملئ جيوبه
    Hastaneye giriş yaptığında cebinde ne bir kimlik ne bir cüzdan, ne de bir anahtar bulunuyor. Open Subtitles لقد دخل الي المستشفي وليس بحوزته بطاقه هويه لا محفظه ولا مفاتيح في جيوبه
    Geceleri kalkar. Her gün cebinden farklı şeyler olur. Open Subtitles إنه يستيقظ ليلا و في كل يوم تجد شيء مختلفا في جيوبه.
    Elleri her zaman ceplerinde dolaşan çocuk. Open Subtitles الأبله الصغير الذي يضع يديه دائماً داخل جيوبه.
    Bu adamı görmüştük, cebine bir şeyler dolduruyordu. Open Subtitles راينا هذا الشخص يملأ جيوبه من هذا و ذاك
    Cepleriniz dolu olmadığı sürece orada kalmazsınız. Open Subtitles لا أحد يقيم بفندق كهذا إلاّ إن كانت جيوبه ممتلئة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more