"جَلبتُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • getirdim
        
    • getirmiştim
        
    • Getirdiğim
        
    • getirmişim
        
    İstediğin yüzüğün hangisi olduğunu bilmiyorum bu yüzden bir kaç örnek getirdim. Open Subtitles أنا لَمْ أَعْرفْ اي نوع من الخواتم تحبية لذا جَلبتُ نماذجَ مُخْتَلِفةَ.
    Bu konuda bilimsel bir açıklama yapabilecek bilgim olmadığından, meşhur fizikçimizi de beraberimde getirdim. Open Subtitles ولكنها كانت خارج نفوذى من وجهة نظر علمية لِهذا جَلبتُ فيزيائنا السامي هنا
    Evet, hayvanat bahçesi için keçi yemi bile getirdim. Open Subtitles نعم، جَلبتُ البعضَ حتى غذاء عنزةِ لحديقةِ حيوانات المُلاعَبَة.
    - Geç kaldın. Ben de Frankie'yi buraya getirdim. Open Subtitles حَسناً، أنت كُنْتَ متأخراً، لذا جَلبتُ فرانكي هنا.
    Bakın, duruşmalar için kendisini ziyaret ettiğim birkaç seferde, beraberimde çocuğunu da hapishaneye getirmiştim. Open Subtitles تَعْرفُ، جَلبتُ طفل كارلا إلى السجنِ بضعة أوقات لزيَاْرَتها بينما هي كَانتْ تَنتظرُ محاكمةَ.
    Neyse, bununla başa çıkmak için gereken her şeyi getirdim. Open Subtitles على أي حال، جَلبتُ آليةَ إفريزِي الخاصةِ.
    Çocukları eve getirdim. Henry çok hastaydı. Bu yüzden yatağına yatırdım. Open Subtitles جَلبتُ بيتَ الأطفالَ، هنري كَانَ مريضَ لذا وُضِعتُه في السريرِ.
    Artı, gerçekten ihtiyacın alacak birşey getirdim. Open Subtitles الزائد، جَلبتُ شيءاً بأنّك تَحتاجُ حقاً.
    Sana kendini iyi hissettirecek bir şey getirdim. Open Subtitles جَلبتُ لك شيءَ سَيَجْعلُك تَشْعرُ بالتحسّن
    Bilgisayar, yazıcı, telefon getirdim. Open Subtitles جَلبتُ أحمالَ المادةِ، أي حاسوب، طابعة، هواتف.
    Babanın kim olduğuna karar veremedim, o yüzden herkesi getirdim. Open Subtitles أنا لا أَستطيعُ أَنْ أُقرّرَ مَنْ الأَبَّ كَانَ، لذا جَلبتُ كُلّ شخصَ.
    Bebek için bir şey getirdim ve bebeğimi de getirdim. Open Subtitles حَسناً، جَلبتُ الشيء للطفل الرضيعِ وأنا جَلبتُ طفلي الرضيعَ.
    Sana temiz kıyafetler getirdim. Open Subtitles ما الذي يجري؟ لقد جَلبتُ لكَ بعض الملابِسِ الجديدة
    Annem bana toplantılara boş elle katılmanın hiç de centilmence olmadığını öğretmişti o yüzden sana bunları getirdim. Open Subtitles امي كانت تُخبرُني انه من غير اللائق. ان ازور احداً بيدان فارغة. لذا جَلبتُ لكِ هذه الازهار.
    - Babamın haritasını getirdim. - Sende mi? Open Subtitles جَلبتُ خريطةَ أبي أنتِ عِنْدَك الخريطة؟
    Senatör, sana ufak bir hatıra getirdim. Open Subtitles عضو الكونجرس، جَلبتُ قليلاً تذكار لَك.
    Ama ben kendiminkini getirdim. Open Subtitles لَكنَّك تَعْرفُ، جَلبتُ ملكَي.
    İşyerimden tadımlık peynir getirdim sizlere. Open Subtitles جَلبتُ عيناتَ الجبنِ مِنْ العملِ.
    Sadece ihtiyacım olan şeyleri getirdim zaten. Open Subtitles جَلبتُ المادةَ إحتجتُ فقط بالتأكيد.
    Evet, yanımda bir resim getirmiştim. Open Subtitles نعم،أنا جَلبتُ صورة مَعي.
    Kendiminkini Getirdiğim gibi, bunları da... bunları da kullanabilirim. Open Subtitles حَسناً، طالما جَلبتُ شراشفي، من الأفضّل أن... منالأفضّلأنأستعملُهم.
    İyi ki o kadar bira getirmişim. Open Subtitles حَسناً، هو a شيء جيد جَلبتُ كُلّ تلك البيرةِ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more