"حاجزاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • bariyer
        
    • engel
        
    En azından bir öğleden sonrası, daima bir sisin sütten bir bariyer gibi kayacağını umabilirsin. Open Subtitles وفى فترة الظهيرة دائماً على الاقل تتوقع أن تجد عندما أنت أقلّ تَتوقّعُه موجات من الضباب تكون حاجزاً
    Dinamit, şu dere yatağını doğal bariyer olarak kullanıp yangının önünü kesin. Open Subtitles استخدمي روافد النهر باعتباره حاجزاً طبيعياً لصنع مانع من النيران.
    bariyer olsun diye araç getiriyorlar ama yetmez. Open Subtitles إنَّهم يصنعونَ حاجزاً من السيارات ولكن لن يكونَ ذلِكَـ كافياً
    daima bir öğleden sonrası hiç ummadığın bir anda... sisten bir çatı çöker aşağıya, sütlü bir bariyer gibi... tam sokak lambalarının altında durarak her şeyi keser. Open Subtitles وفى فترة الظهيرة دائماً على الاقل تتوقع أن تجد موجات من الضباب تكون حاجزاً تظل معلقة أسفل لمبات الشوارع وتخفى السماء تماماً
    Yani, Madantusi dilin bir engel olmadığını gösterir gibi görünüyor; aslında eğer isterlerse birbirlerine dil öğretebilirler. TED لذا، فقد أوضحت مادانتوسي أن اللغة ليست حاجزاً. في الواقع ربما بمقدورهم تعليم بعضهم البعض اللغة إذا أرادوا ذلك حقاً.
    Yılanlar ile aramıza bir bariyer koymalıyız. Open Subtitles سنصنع حاجزاً بيننا وبين الثعابين
    Onun etrafında koruyucu bir bariyer oluşturmuş. Open Subtitles قد خلقت حاجزاً من الحماية حوله
    Atları ve arabaları alıp, bariyer yapın! Open Subtitles احضروا الجياد و العربات ! اعملو حاجزاً
    Atları ve arabaları alıp bariyer yapın! Open Subtitles احضروا الجياد و العربات ! اعملو حاجزاً
    Seni canlı tutan tek şey kreması Theodore, çünkü kreması su geçirmez bir bariyer oluşturuyor. Open Subtitles هذه الطبقة هي ما تبقيك على قيد الحياة يا (ثيودور) لأنها تصنع حاجزاً مضاداً للمياه
    Batı Yakası'nı harap etti. Bu yüzden Kuzey Amerika'nın kalanını... korumak için devasa bir bariyer inşa edildi. Open Subtitles ‫فتم بناء حاجزاً هائلاً لمحاولة حماية ‫ما تبقى من (أميركا الشمالية)
    Sadece bunu siz ve gerçekliğin arasındaki bir engel yapmayın. TED ولكن لا تدعها تكون حاجزاً بينك وبين الحقيقة.
    Ve sen değilsin. Yani, inanç farklılıklarımız önümüzde aşılamaz bir engel oluşturuyor. Open Subtitles لذا، وكما ترين، فقد شكلّت فروقاتنا الدينيّة حاجزاً تعجيزيّاً
    O fanus bir engel değil. Değerli bir şey, seni iyi yapan şey. Open Subtitles هذا الزجاج، ليس حاجزاً بل هو أمر قيم، إنه ما يجعلك بخير

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more