Beyinlerinizdeki aygıtlar bir çeşit kablosuz bilgisayar ağı mı? | Open Subtitles | الأشياء التى فى عقولنا هى نوع من شبكه حاسبات لاسلكيه؟ |
Müzik yok, video oyunu yok, bilgisayar yok. | Open Subtitles | لا موسيقي، لا ألعاب فيديو،لا حاسبات أليّة |
Tam olarak bilgisayar değil, dikkatini çekerim daha çok taşınabilir internet cihazları üzerine, doğru şekliyle. | Open Subtitles | وليس حاسبات , اسمحى لى أنا مصنع برامج انترنت , لأكون محدداً |
Medeniyeti köleleştirmeye çalışan... cyborg bilgisayarlar. | Open Subtitles | أجـهزة حاسبات السايبورج التي سَتُحاولُ إسْتِعْباد الحضارةِ. |
Bu bilgisayarlar arasında ortak bir bağlantı bulmalıyız. | Open Subtitles | نحتاج ان نعرف ما المشترك بين حاسبات الضحايا |
Maymun yönetimi bilgisayarları oldukça entrikalı hatalar ortaya çıkarıyor. | Open Subtitles | أظهرت حاسبات ادارة القردة خطأَ غريباً آخر |
FBI'ın bilgisayarlarına nasıl girdiğini çözebildiniz mi? | Open Subtitles | كيف إكتشفتِ أنه تمكن من الدخول إلى حاسبات المكتب ؟ |
Son koordinatlara geri sıçrayacağız ama I.Ö.H, navigasyon hasar kontrol ve ateş kontrolü bilgisayarlarını ağ haline getireceğiz. | Open Subtitles | لذا نعود الي الإحداثيات الأخيرة لكننا نوصل حاسوب العبور مع حاسبات القيادة وحاسبات الدفاع |
Solucanın şu anda dünyanın bilgisayar sistemlerinin önemli bir yüzdesinde mevcut olduğunu hesapladım. | Open Subtitles | قم بإجراء حساب وجود البرنامج المخادع الآن في نسبة هامّة من أنظمة حاسبات العالم |
Alkaliler olmaksızın kimya, algoritmasız bilgisayar olmazdı. | Open Subtitles | ،ولا حاسبات دون الخوارزمية ولا كيمياء دون القلويات |
Nanoteknoloji, bir hücreden daha küçük boyuttaki bilgisayar veya sensörlerle, insan vücudu üzerinde çalışmayı sağlayan bir yöntem. | Open Subtitles | نانو تيكنولوجي هي عملية يتم فيها استخدام حاسبات ومجسات اصغر من حجم الخلية لدراسة الجسم البشري |
Yeni, güzel bir bilgisayar hayal et. | Open Subtitles | تخيّل بأنّ هناك حاسبات جميلة، جديدة حولك |
Babam eski kafalıydı. Hayatında cep telefonu ve bilgisayar yoktu. | Open Subtitles | والديّ كان بالمدرسة القديمة لا يعرف لهاتف خلويّ، ولا حاسبات... |
Şu anda gezegenin kaynaklarını tüketmek için bizi kullanıyorlar, daha fazla bilgisayar üretmek için, ya da burada TED'de dinlediğimiz diğer müthiş şeylerden üretmek için. | TED | هم يستخدموننا ليمتصوا موارد الكوكب ليصنعوا حاسبات أكثر واكثر من هذه الأشياء المدهشة التي نسمعها في تيد TED |
Evet, zayıf bir dava. Liseden çalınan bilgisayarlar. | Open Subtitles | نعم، واحدة تافه سرقة حاسبات من مدرسة ثانوبة |
Tamir edilmesi gerek bilgisayarlar var. | Open Subtitles | دقيقة واحدة عندي حاسبات أصلحها لا تقلق بشأنها سنتولى أمرها |
Ama gerçekten de böyle e-mailler ve süper bilgisayarlar var. | Open Subtitles | هذا النوع من الأشياء لكن كان هناك رسائل إلكترونيه وكان هناك حاسبات فائقة موافقة ؟ |
Wetherhill'in bilgisayarları ürkütücü bir gezegen oluşumu dönemini ortaya çıkardı. | Open Subtitles | حاسبات "ويزريل" لم تكشف عن فترة مرعبة فى تكوين كوكب |
Dosyaları, gizli bilgisayarları ve CIA'yle ilişkisiyle ilgili kanıtları alın. | Open Subtitles | إستعد كلّ الملفات، حاسبات سرّية، أيّ دليل إنتساب وكالة المخابرات المركزية. |
Global'in bilgisayarları kapatıldığında yetki transferi veya görev değişimi gerçekleştirilemez. | Open Subtitles | من المنصب أو إزاحة من أداء الواجب يمكن أن يحدث عندما تكون حاسبات المؤسسة مغلقة |
Fakslar, internet bağlantıları, telefon görüşmeleri, hepsi yüksek hızlı sese ve optik tanıma bilgisayarlarına gönderiliyor. | Open Subtitles | الفاكسات، الإنترنت communicatlons، المكالمات الهاتفية. كلّ المدحورون لتصويت و حاسبات recognitlon البصرية. |
İnsanların bilgisayarlarını, videolarını falan yapabiliyor işte. | Open Subtitles | يصلح حاسبات الأشخاص و البرامج و أجهزة الفيديو |
Bunları FBI bilgisayarlarından öğrendi. | Open Subtitles | . حصل على ذلك من حاسبات المكتب |