"حاسوباً" - Translation from Arabic to Turkish

    • bilgisayar
        
    • bilgisayarı
        
    Sonrasında sanattan etkilenmeye başladım tabi bu 20 yıl önceydi. İnsanlardan bir bilgisayar yaptım. TED وتأثرت بأداء فني كان ذلك منذ 20 سنة. صنعت حاسوباً من البشر
    nasıl bittiğini hatırlarsınız. Spencer Tracy, kütüphane görevlilerine yardımcı olmak amacıyla birden fazla sistemi idare edebileceği bir bilgisayar getiriyordu. TED وتعرفون كيف انتهى احضرت سبنسر ترايسي حاسبوباً , حاسوباً كبيراً في عام 1957 لغرض مساعدة أمناء المكتبات
    - bilgisayar da göremiyorum. - Bir şeyler ters. Open Subtitles ــ لا أراه يستخدم حاسوباً ــ ثمة أمر مريب
    Gerçekten yardım etmek istiyorsan, bana ses kartlı bir bilgisayar bul. Open Subtitles لو أردت المساعدة حقا جد لي حاسوباً بإمكانات صوتية
    Yapardım ama telefonu ya da bilgisayarı yok. Open Subtitles كنت لأفعل ذلك لكنه لا يملك هاتفاً أو حاسوباً
    Her şey senin kitabın yüzünden başladı. bilgisayar yüzünden değil. Open Subtitles حسناً ، لقد كان كتابك الذي بدأ كل تلك المتاعب وليس حاسوباً
    Bu kadar yeter! Buradan çıkabilirsem ilk iş gidip bir bilgisayar alacağım. Open Subtitles طفح الكيل ، سأشتري حاسوباً حالما يخرجني أحد من هنا
    Maya ile sohbete her şeyimi verirdim, kısacası bilgisayar alabilirdim. Open Subtitles أردت أن أقوم بأي شيء فقط لأتحدث مع مايا أي شيء الا أن اشتري حاسوباً
    Hayır, okuldayken birkaç kez bilgisayar kullanmıştım. Kendim bakmayı denesem olur mu? Open Subtitles أتعرف، استخدمت حاسوباً بضع مرّات في المدرسة، أتمانع لو حاولت؟
    Helikopterin dışındaki hava kamerasını kontrol etmek için bilgisayar ve kumanda kolu gerekli. Open Subtitles يتطلب حاسوباً ومقبضاً للتحكم بآلة التصوير الجوية المثبتة على خارج هذه الحوامة
    Bense bilgisayar hakkında hiçbir şey bilmeyen, bilgisayar almayı bile düşünmeyen insanlar için bilgisayar yapmak istiyorum. Open Subtitles أنا أريد بناء شيء للناس الذي ظنوا بأنهم لن ,يريدوا حاسوباً أبداً الذين لا يقهون شيءً بالحواسيب
    Onlarla rekabet etmeyeceğini söylemiştin, ama onların egemen olduğu eğitim sektörüne özel olarak... bir bilgisayar tasarladın. Open Subtitles لقد قلت أنك لن تتنافس معهم لكنك صمًّمت حاسوباً خصِّيصاً من أجل سوق التعليم الذي يمتلكونه بشكل معروف.
    Onlarla rekabet etmeyeceğini söylemiştin, ama onların egemen olduğu eğitim sektörüne özel olarak... bir bilgisayar tasarladın. Open Subtitles ـ أجل لقد قلت أنك لن تتنافس معهم لكنك صمًّمت حاسوباً خصِّيصاً من أجل سوق التعليم الذي يمتلكونه بشكل معروف.
    İngilizcem iyi olsaydı, kendim bilgisayar olurdum zaten. Open Subtitles لو كنت أجيد اللغة الإنجليزية جيداً لكنت نفسي حاسوباً
    Ofisimle gecekondu mahallesi arasındaki duvarda bir delik açtım, ve deliğin içine bir bilgisayar koydum hiç bilgisayarı olmamamış,İngilizce bilmeyen İnternetin ne olduğunu bilmeyen çocuklara bir bilgisayar verirsem ne olacağını görmek için. TED صنعت فتحة في الحائط حول المنطقة الفقيرة بالقرب من مكتبي، و وضعت جهاز حاسوب هناك فقط لأرى ماذا سيحدث اذا اعطيته لأطفال لم يرو حاسوباً من قبل، لا يعرفون الانجليزية و لا يعرفون ما هو الانترنت.
    Ve köpek -- köpek bilgisayar olmayabilir, ama tasması var ve tasmasının içinde bilgisayar olabilir. TED وأما الكلب -- الكلب قد لا يكون حاسوباً، ولكنه يملك طوقاً ويمكن أن يحتوي الطوق حاسوباً بداخله
    Son hikâye, bir bilgisayar da yaptık. TED القصة الأخيرة، صنعنا أيضا حاسوباً.
    HAL, uzay gemisi Keşif'i Dünya'dan Jüpiter'e götürmek için tasarlanmış duyguları olan bir bilgisayar. TED "هال" كان حاسوباً واعياً مصمماً لقيادة سفينة الاستكشاف من الأرض إلى المشترى.
    bilgisayarı yokken nasıl bacaktı o ilan sayfasına? Open Subtitles كيفلوالدتكأن تتصفح"قائمةكريق" إذا لم يكن لديها حاسوباً ؟
    bilgisayarı da yok. Open Subtitles و لا يمتلك حاسوباً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more