Hadi ama buraya gelmek için 4 saat otobüs yolculuğu çektim. | Open Subtitles | هيا ، لقد إستقليت حافله لأربع ساعات و كانت كريهة الرائحه |
..sürücünün durumu, ama en azından bir araç, bir Jaguar, hız yapan otobüs tarafından yol dışına atıldı. | Open Subtitles | شئ خطأ حدث الي السائق وسياره واحدة جاجور حافله مسرعه قد خرجت عن الطريق |
otobüs sürmek için dışarı çıkmıyorsan arkanı dönüp kıçını sınıfa götürsen iyi edersin. | Open Subtitles | نعم ، على الأقل أنت ذاهب لتقود حافله من الأفضل أن ترجع وتذهب إلى الصف |
Tur otobüsü soygunu mu? Hala vaktim var. | Open Subtitles | سطو على حافله سياحيه لازال لدي الوقت الكافي |
6:30'da otobüse binmem gerekiyor. | Open Subtitles | لديَّ حافله عليَّ اللّحاق بها في السادسة والنصف |
İkisi de ben otobüste ortaokula giderken yaşandı o yüzden. | Open Subtitles | كلاهما حدث حين ما كنت على متن حافله المدرسه المتوسطه |
Fredrica bir iş başvurusu için otobüsle Chicago'ya gitti. | Open Subtitles | ذهبت فريدريكا الى شيكاجو على متن حافله للبحث عن وظيفه |
Köyden Krizevci'ye giden bir otobüs var. | Open Subtitles | هناك حافله ستسافر من القريه الى كرويسفى0 |
Saat 11:00'den biraz önce kalkıp, şehirden buraya gelen bir otobüs var. | Open Subtitles | أعتقد بأنكِ يجب أن تعرفي بأنه هناك حافله من المدينة تصل قبل الساعة 11 |
Bir subay söyledi bu sabah. Buradan kalkan bir otobüs varmış ona bineceğim. | Open Subtitles | قبل قليل رجل شرطه أخبرني أي حافله أركب عليها |
Of ya, 2.40 dolar mı? otobüs parasına bile yetmez. | Open Subtitles | فقط 2,40 دولار إنها لا تكفي لتذكرة حافله للمنزل |
Tracy Beaumont isminde biri, az önce Chicago'ya bir otobüs bileti aldı. | Open Subtitles | شخص يستخدم الاسم تريسي بومون اشتري فقط تذكره حافله الى شيكاغو |
Bence 10,000 dolarımızı bankaya yatıralım ve sonra bana "yanlışlıkla" otobüs çarpsın ve hip-hop türüne özel plak şirketi kuralım. | Open Subtitles | أقول بأن نتسثمر أموالنا في شيء كبير وبعد ذلك بالصدفه أتعرض للدهس من قبل حافله و من ثم نبدأ بمشرونا الخاص بنا |
Bir otobüs dolusu çocuk bu sabah kaçırıldı. | Open Subtitles | حافله مدرسيه تقل اطفالاً قد تعرضت للخطف في هذا الصباح |
Özellikle otobüs saklayacak kadar büyük olanlardan gözlerini ayırmasınlar. | Open Subtitles | وبعدها اخبرهم ان يبقوا اعينهم مفتوحه على المباني الكبيرة كفايه ,لتخبئة حافله |
Ben gidip Londra'ya otobüs var mı diye bakacağım, isteyen gelsin. | Open Subtitles | سأذهب لأرى اذا كان هناك حافله الى لندن اليله كل من يرغب,يمكنه القدوم معي |
Turist otobüsü soygunu. Vaktim var. | Open Subtitles | سطو على حافله سياحيه لازال لدي الوقت الكافي |
Eğer o otobüsü istiyorsan, kirasını ödemenin bir yolunu bulacaksın. | Open Subtitles | اذا كنت تريد حافله , يجب ان تجد وسيله لتدفع بها بنفسك |
Halk otobüsü bu, tüküremezsin. | Open Subtitles | كلا لن أخرس, أنت على متن حافله مشتركه, لاتبصق على متنها |
Evet, Dex'i tekrar otobüse bindirmemeliydik. | Open Subtitles | أجل,حسنا فقط لم أستطع أن أدع ديكس يتواجد فى حافله أخرى |
Busan'da, bir kız öğrenci bir otobüste boğularak ölmüş olarak bulundu. | Open Subtitles | فى بوسان طالبه أنثى وجدت مخنوقه فى حافله |
Her iki yönde de 20-25 dakika otobüsle gidiyor. | Open Subtitles | سأخذ حافله كل 20,25دقيقه فى هذه الاتجاهات.إذا لدينا |