Dur seni evine bırakayım. Araba kullanacak durumda değilsin. | Open Subtitles | دعني اوصلك للمنزل حالتك لا تسمح لك بالقياده |
Yerinde kalsan iyi olur, henüz uçacak durumda değilsin. | Open Subtitles | الأفضل البقاء، حالتك لا تسمع بالطيران |
Çok meşgulüm. - Gidecek durumda değilsin. | Open Subtitles | لدي عمــل - حالتك لا تسمـح لك بالخـروج - |
- Hayır. Sayın Başkan, hiçbir yere gidecek durumda değilsiniz. | Open Subtitles | سيدي العمدة، حالتك لا تسمح لك بالذهاب لأي مكان |
Hiçbir yere gidecek durumda değilsin. | Open Subtitles | حالتك لا تسمح لك بالذهاب إلى أيّ مكان |
Daha iyi uçmak için hiçbir durumda değilsin, uzak dur. | Open Subtitles | الأفضل البقاء، حالتك لا تسمع بالطيران |
Pinehearst'a gidecek durumda değilsin. | Open Subtitles | "حالتك لا تسمح بالذهاب إلى "باينهيرست |
Dalacak durumda değilsin. | Open Subtitles | حالتك لا تسمح بالغوص |
Yardım edecek durumda değilsin. | Open Subtitles | كلا، يا (جورج) حالتك لا تسمح بتقديم المساعدة |