Ancak şu aralar Şansım yaver gitti, ve tekrar lacilerimi giyebiliyorum. | Open Subtitles | لكن قد حالفني الحظ مؤخراً وعدت إلى العمل |
Ancak şu aralar Şansım yaver gitti, ve tekrar lacilerimi giyebiliyorum. | Open Subtitles | لكن قد حالفني الحظ مؤخراً وعدت إلى العمل |
Şansım yaver gitti. | Open Subtitles | لقد حالفني الحظ .. فالمرأة التي كانت تتولى .. بيع الملكيات في الحيّ |
Bir keresinde doğru yolu izleyecek ve birkaç deliğe cuk diye oturan anahtar kanıtlar bulacak kadar şanslıydım. | Open Subtitles | وفي مرات قليلة حالفني ما يكفي من الحظ لكي أعثر بالصدفة على خيط حقيقي يوصلني إلى إكتشاف بعض المفاتيح الصغيرة التي نفعتني |
Değilim. Sadece şanslıydım. Çok Şanslı. | Open Subtitles | كلا، لم أكن، لقد حالفني الحظ، كنت محظوظاً للغاية |
Yol üstünde bacak arası bir şeyler atıştırıp şansımız yaver giderse gece yarısında otobüs memerminaline inmiş oluruz. | Open Subtitles | وسأتوقف في مطار الصدر من أجل بعض الحلمات وبعد ذلك , وإن حالفني الحظ سيسمحُ لي بالهبوط عند منتصف الليل |
Sanırım sonunda Şansım yaver gitti. | Open Subtitles | أظن أن الحظ حالفني فجأة أخيراً |
Yaptığım birkaç çalışmada Şansım yaver gitti. | Open Subtitles | حالفني الحظ في دراستين أقوم بهما |
Evet, onunla da biraz Şansım yaver gitti. | Open Subtitles | أجل لقد حالفني بعض الحظ الذي لديّ |
Sanırım, Şansım yaver gitti. | Open Subtitles | أعتقدُ أنه قد حالفني الحظ للتو. |
Şansım yaver giderse, üstümde Aquaman külotu olsun istemiyorum. | Open Subtitles | لأنه إذا حالفني الحظ, لا أريد ان يروني في ملابس "أكوا مان" الداخلية |
Şansım yaver giderse, işe yarayabilir. | Open Subtitles | .حتى مليون .إن حالفني الحظ، فسوف أنجح |
Arkadaşımdı ve onu çok seviyordum. Ölmeden önce onun da beni sevdiğini söylemesini duyacak kadar şanslıydım. | Open Subtitles | قبيل موتها حالفني الحظّ كفاية لأسمع منها أنّها أحبّتني أيضًا. |
Hibrid sinyalini bloklayabilme konusunda şanslıydım ancak bu işaretçi tamamen farklı bir canavar. | Open Subtitles | حالفني الحظ من قبل في صد إشارة المخلوق المهجن لكن الإشارة اللاسلكية جهاز متوحش مختلف |
Çok geçmeden umut verici bir tavsiye aldığım için şanslıydım. | TED | سريعاً حالفني الحظ لأتلقى نصائح واعدة. |
şanslıydım. | Open Subtitles | حالفني الحظ. الإشارة كانت خضراء. |
Sersem dediğin babam. Şansım varsa onun yarısı kadar olurum. | Open Subtitles | ذلك الحقير هو أبي، إن حالفني الحظ فسأصبح نصف ما عليه |
Ben sana göre ucuz bir fahişeyim. Eğer bu haftayı sağlam çıkarabilirsem şanslıyım. | Open Subtitles | إن حالفني الحظ، قد أتمكن من البقاء حية إلى نهاية الأسبوع، على الأرجح أنهم تعقبوني إلى هنا |
Ara sıra, eğer Şanslıysam, eşimle birlikte yemeğe gitmeyi severiz ve yedi yaşından küçük üç çocuğumuz var. | TED | بين حين وآخر، إذا حالفني الحظ، أحب الذهاب مع زوجتي لتناول العشاء، ولدينا ثلاثة أطفال تحت سن السابعة، |
Sanırım sonunda şans yüzüme gülmeye başladı. | Open Subtitles | أعتقد أن الحظ حالفني أخيرا |