"حالفني" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaver
        
    • şanslıydım
        
    • Şanslı
        
    • Şansım
        
    • şanslıyım
        
    • Şanslıysam
        
    • şans yüzüme
        
    Ancak şu aralar Şansım yaver gitti, ve tekrar lacilerimi giyebiliyorum. Open Subtitles لكن قد حالفني الحظ مؤخراً وعدت إلى العمل
    Ancak şu aralar Şansım yaver gitti, ve tekrar lacilerimi giyebiliyorum. Open Subtitles لكن قد حالفني الحظ مؤخراً وعدت إلى العمل
    Şansım yaver gitti. Open Subtitles لقد حالفني الحظ .. فالمرأة التي كانت تتولى .. بيع الملكيات في الحيّ
    Bir keresinde doğru yolu izleyecek ve birkaç deliğe cuk diye oturan anahtar kanıtlar bulacak kadar şanslıydım. Open Subtitles وفي مرات قليلة حالفني ما يكفي من الحظ لكي أعثر بالصدفة على خيط حقيقي يوصلني إلى إكتشاف بعض المفاتيح الصغيرة التي نفعتني
    Değilim. Sadece şanslıydım. Çok Şanslı. Open Subtitles كلا، لم أكن، لقد حالفني الحظ، كنت محظوظاً للغاية
    Yol üstünde bacak arası bir şeyler atıştırıp şansımız yaver giderse gece yarısında otobüs memerminaline inmiş oluruz. Open Subtitles وسأتوقف في مطار الصدر من أجل بعض الحلمات وبعد ذلك , وإن حالفني الحظ سيسمحُ لي بالهبوط عند منتصف الليل
    Sanırım sonunda Şansım yaver gitti. Open Subtitles أظن أن الحظ حالفني فجأة أخيراً
    Yaptığım birkaç çalışmada Şansım yaver gitti. Open Subtitles حالفني الحظ في دراستين أقوم بهما
    Evet, onunla da biraz Şansım yaver gitti. Open Subtitles أجل لقد حالفني بعض الحظ الذي لديّ
    Sanırım, Şansım yaver gitti. Open Subtitles أعتقدُ أنه قد حالفني الحظ للتو.
    Şansım yaver giderse, üstümde Aquaman külotu olsun istemiyorum. Open Subtitles لأنه إذا حالفني الحظ, لا أريد ان يروني في ملابس "أكوا مان" الداخلية
    Şansım yaver giderse, işe yarayabilir. Open Subtitles .حتى مليون .إن حالفني الحظ، فسوف أنجح
    Arkadaşımdı ve onu çok seviyordum. Ölmeden önce onun da beni sevdiğini söylemesini duyacak kadar şanslıydım. Open Subtitles قبيل موتها حالفني الحظّ كفاية لأسمع منها أنّها أحبّتني أيضًا.
    Hibrid sinyalini bloklayabilme konusunda şanslıydım ancak bu işaretçi tamamen farklı bir canavar. Open Subtitles حالفني الحظ من قبل في صد إشارة المخلوق المهجن لكن الإشارة اللاسلكية جهاز متوحش مختلف
    Çok geçmeden umut verici bir tavsiye aldığım için şanslıydım. TED سريعاً حالفني الحظ لأتلقى نصائح واعدة.
    şanslıydım. Open Subtitles حالفني الحظ. الإشارة كانت خضراء.
    Sersem dediğin babam. Şansım varsa onun yarısı kadar olurum. Open Subtitles ذلك الحقير هو أبي، إن حالفني الحظ فسأصبح نصف ما عليه
    Ben sana göre ucuz bir fahişeyim. Eğer bu haftayı sağlam çıkarabilirsem şanslıyım. Open Subtitles إن حالفني الحظ، قد أتمكن من البقاء حية إلى نهاية الأسبوع، على الأرجح أنهم تعقبوني إلى هنا
    Ara sıra, eğer Şanslıysam, eşimle birlikte yemeğe gitmeyi severiz ve yedi yaşından küçük üç çocuğumuz var. TED بين حين وآخر، إذا حالفني الحظ، أحب الذهاب مع زوجتي لتناول العشاء، ولدينا ثلاثة أطفال تحت سن السابعة،
    Sanırım sonunda şans yüzüme gülmeye başladı. Open Subtitles أعتقد أن الحظ حالفني أخيرا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more