Efsaneye göre Mae Nak'ın ruhu... aşkını durduranlara karşı intikam hırsı ile doluydu. | Open Subtitles | الأسطورة تقول ان ..روح مايناك . أنتقمت أنتقامً شديداً من الذين حاولوا إيقاف حبّها. |
Bilmen gerekir ki bir kadın ilk aşkını asla unutmaz. Sonu ne kadar kötü biterse bitsin. | Open Subtitles | المرأة لا تنسى حبّها الأوّل أبدًا مهما ساء مآله. |
sahip olduğu bütün mücevherleri giyer ve eski kayıp aşkı için beklerdi. | Open Subtitles | تلبس كلّ مجوهراتها بانتظار حبّها المفقود منذ زمن طويل |
Gerçek aşkı olduğunu ve alternatif bir evrenden geldiğini söyleyemez misin? | Open Subtitles | لمَ لا تخبرها بمّا أخبرتني أياه فحسب؟ عن أنّك حبّها الحقيقي، وأنّك جئت من العالم البديل. |
Tüm sevgisini 10 yıla sığdırmış gibi hissettim. | Open Subtitles | شَعرتُ كما لو أنَّها، أغدقت على كُلّ حبّها في 10 سَنَواتِ |
Çok iyi. Büyükanneyi bilirsin. sevgilerini yolladı. | Open Subtitles | إنها رائعة و ترسل لكِ خالص حبّها |
O yaratığa karşı olan sevgisi hayal edebileceğinden fazla acıya katlanmasına sebep oldu ki bu acı hak ettiğinden fazla değildi. | Open Subtitles | حبّها لذلك المخلوق كلّفها معاناةً أكثر ممّا تخيّلتْ. لكن ليس أكثر ممّا استحقّتْ. |
Piper'a aşkını bulması için küçük bir büyü yaptım. | Open Subtitles | لقد أطلقت تعويذة لتتمكّن "بايبر " من إيجاد حبّها الحقيقي |
Çünkü bir gün Mae Nak'in hayaleti geri dnecektir ve o gerçek aşkını bulacaktır. | Open Subtitles | لأن في يوم ما سيعود شبح ..ماي ناكثانيةً. لذا هي يمكن أن تجد حبّها الحقيقي... |
Evlendi, çocuğu oldu ve ilk aşkını tamamen unuttu. | Open Subtitles | "تزوجت وأنجبت أطفالا ونسيت حبّها الأول." |
Kupa Vale'si ile birlikte gerçek aşkını bulması için... onu geri götürdük. | Open Subtitles | لذا قمتُ مع (نيف هارتس) بإعادتها إلى "وندرلاند" للبحث عن حبّها الحقيقيّ |
Kupa Valesi ve ben gerçek aşkını bulması için onu geri götürdük. | Open Subtitles | {\cH2BCCDF\3cH451C00}لذا قمتُ مع (نيف هارتس) بإعادتها إلى "وندرلاند" للبحث عن حبّها الحقيقيّ |
Onun aşkını bir daha bilemeyeceksin. | Open Subtitles | و لن تعرف 'حبّها أبدا |
Tıpkı ilk aşkı ortadan kaybolduktan sonra evlenmemeyi tercih eden, İkna eserindeki sağlam iradeli Anne Elliot gibi. | TED | أو "آن إليوت" ذات الإرادة الحديديّة في "الإقناع"، والتي اختارت أن تبقى عازبة بعد اختفاء حبّها الأوّل. |
Devekuşunun özgürlüğüne kavuşup yan balkonda gerçek aşkı bulmasından sonra Maeby filmin telif hakkı bedelini içeren ama vadesi çoktan geçmiş çeki aramaya devam etti. | Open Subtitles | وبعد تحرير تلك النعامة التي وجدت حبّها في النهاية، في الشرفة المجاورة عادت للبحث عن شيكها المتأخر في الحقيقة، قد وصل قبل موعده بيوم |
Dinlemem gerek, eski aşkı dönüyor. | Open Subtitles | يجب أن أستمع حقاً، حبّها القديم قد عاد |
Belki de diğerinin aşkı gerçektir. | Open Subtitles | ربما حبّها لَهُ حقيقيُ. |
Dostum, onun sevgisini bir elmas yüzükle satın alamazsın. | Open Subtitles | يا صاح، لا يمكنكَ شراء حبّها بخاتم من الألماس. |
Neredeyse unutuyordum. Kristina sana sevgilerini göndermemi istedi. | Open Subtitles | قد نسيتُ تقريباً ترسل إليكَ (كريستينا) حبّها |
Onun sevgisi... Çok, çok güçlü. | Open Subtitles | حبّها قويّ جدًّا جدًّا. |
Ona yarı yarıya aşık olmuştun bile. Benimsediğin tekniklerin kurbanı olmuştun. | Open Subtitles | لقد وقعت في حبّها بالفعل، الوقوع فريسة لنفس الأسلوب الذي تستخدمه. |
Onlara ulaştığımızda, soluğumuz kesilir, âşık oluruz. | TED | وعندما تسنح الفرصة لنا للولوج إليها، تسحرنا،ونقع في حبّها. |
O sevginin göstergesi. | Open Subtitles | "حبّها يكبر" |